http://www.BENLİAHMETKÖYÜ SOHBET
  ÇOCUKLARIMIZI EĞİTELİM
 


          ENGELLİ ÇOCUKLARA YAKLAŞIM

Zihinsel yönden yetersizlik gösteren çocuklar, zihinsel gelişimleri  bir sebeple engellenmiş olan çocuklardır. Bu çocuklar kendi hizmetlerini görme, tehlikelerden korunma, sosyal uyum sağlama,  öğrenme gibi yönlerden gelişmeleri emsallerinden geri olan çocuklardır. Bu çocukların özel eğitime ihtiyaçları vardır, bedensel ve zihinsel gelişimleri yaşıtlarına göre daha geç gelişir, geç yürür, geç konuşur, tuvalet kontrolünü  geç kazanabilirler. Bu tür çocuklar için  eğitim kurumları bazı çalışmalar başlatmıştır. Öncelikle çocuğu olduğu gibi kabüllenmek gerekir.
          
Şöyleki;
Anne-baba olarak birbirinizi suçlamamalı ve  suçlu  aramamalı,  Özürlü  Çocuğun  gelişimi için gereken ilgi ve şevkati göstermeli, Onu aileye verilmiş bir ceza olarak görmemeli ve, çocuğu suçlamamalıyız. ayrıca cuğunuzun sakatlığından  utanmayın,  onun sokağa çıkmasına, oyun oynamasına, arkadaşlıklar kurmasına yardımcı olun . Sabırla yardım edin. çocuğun kendisini diğer çocuklarla ,aynı hissetmesini sağlayarak, çevresinde aranır bir çocuk  duruma getirin. Bu tür çocuğun toplum tarafından kabul edilmesi  için,  el, saç, yüz, beden giysi temizliğine dikkat etmelisiniz. Eli yüzü pis , kötü giyimli bir çocuk normal de olsa, toplum tarafından  kabul edilmez. Ayrıca çocuğu aşırı derecede korumayın. Onun bütün  isteklerini hemen yapmayın ve başkasının yapmasına da izin vermeyin. Yapabileceği bir şeyi yapmasını sabırla bekleyin, yapmasını sağlayın. Basit işleri öğrenmesi için imkan tanıyın. Engelli çocuğa kesinlikle acıyarak yaklaşmayın. Acıyarak yardım sürekli etmeniz, onun öğrenmesine engel olur. Aynı zamanda çocuğu beceriksiz bulmayın,”sen yapamazsın, beceremezsin” gibi sözlerle cesaretini kırmayın. Kendisine olan güvenini sağlayın. varolandan daha fazlasını  engelli çocuklardan beklemeyin. Zihinsel engeli  nedeni ile yeteneklerinin sınırlı, olduğunu unutmayın. Yapamayacağı şeyleri ondan istemeyin. Sakat  çocukları  sağlam çocuklarla kıyaslamayın. Sağlıklı çocuklarla  karşılaştırmak, çocuğun gelişimini engeller. sağlıklı çocuğunuzu  özürlü çocuğunuzdan  farklı görmeyin. Unutmayın ki; diğer çocuklarınızı yetiştirirken yaptığınız özveri ve ilgiyiı ,bu çocuğunuzda vermekle yükümlüsünüz. 
        
 Eğitimde püf nokta :
 Hassas olan bu görev ,daima erbabına bırakılmalıdır. Bu ortamda görev yapacak kişi önce kendini, sonra bütün yaratılanları sevmelidir, yaradan için. Hızlandırılmış eğitimden mezun olanlar,fark dersleri vererek branş değiştirenler ve , ''AÖF''  mezunları, çocuk eğiticisi ,sosyal çalışmacı, piskolok, yada  meslek elamanı olarak tercih etmek, tamamen yanlış bir uygulamadır. Aynı zamanda ,yetersiz eğitim alan bu arkadaşların, çabuk bıktıklarını ,çocuklarla birebir ilgilenmeleri gerekirken,kısa yoldan önlem alma yolu seçmeleri, çocuğun gelişmesini engellemekten başka bir işe yaramamaktadır. Branşı ile ilgili, uygulamalı tam bir egitim almış kişileri, böyle kurumlarda tercih etmek, daha doğru bir yaklaşımdır. Gerek personelin, gerekse  bakıma muhtaç çocuğun, temiz ve intizamlı giyimi ve giyilen elbisenin rengi, çocuk eğitiminde önemli rol oynar. Bazı renk karamsarlığı, bazı renkler, neşeyi ve sevinci ,bazı renklerin ise şidete çağrı yaptığını unutmamalıyız.
              Bir bilim adamının, sözüne deyinmeden geçmek, haksızlık olur diye düşünüyorum:'' Herşeyden önce, Piskolok yetiştirmek ile vaktinizi boşa harcamayın,asıl mesele piskolok olabilecek kişiyi seçmektir''.

Hzmette Önemli nokta: 
Acelesiz,sabırlı, tekrardan bıkmayan, güler yüzlü, ve sevecen olmalıyız.  Çocuğunuzu eğitirken ;övme, beğenme, sevme gibi ihtiyaçları olduğunu da unutmayınız.  Öğrenilecek şeyin tekrarla  alışkanlık haline getirilmesini,  anlaşılacak şekilde verilmesine dikkat edin. Basit komutlar  vererek ,şunlara da dikkat ediniz :
         Eğitim ve öğretime erken başlayın. Öğreteceğiniz  işin tamamını birden öğretmeyin, parça parça tekrarlar ile öğretmeye çalışın. Örneğin : Sabah temizliği için önce el yıkamayı, sonra diş fırçalamayı, sonrada saç taramayı öğretin. Öğrettiklerinizi sık sık tekrarlayın. Öğrenmediğini gördüğünüzde ısrar etmeyin,  Aradan zaman geçtikten sonra sabırla aynı işlemleri yapmaya ve yaptırmaya çalışın.
 
             
           Ailenin dikkat etmesi gereken şeyler
           Konuşmalarda kesinlikle işarete yer vermeyiniz.  Çocuğunuzun uydurduğu kelimeleri kullanmayın. Doğrusunu öğretmeye çalışın.  Çocuğunuzun yakınındaki ve en çok kullanılan eşyaların adını doğru söylemesini öğretin.  Kelimelerin söylenişindeki hataları, çocuğu telaşa düşürmeden ve tedirgin etmeden düzeltmeye çalışın. Kelimeleri düzgün söylemeye başlayınca onu sözle ödüllendirin “aferin” gibi. Tren, otomobil, hayvan vs. sesleri tanıtın. Sevdiği veya sevebileceği hikaye ve masalları onun anlayacağı dille anlatıp, onun dil gelişimine yardımcı olun.  Konuşmaları anladığı zamanlar ona cesaret verip, onu sözle ödüllendirin.  Konuşma taklit yoluyla öğrenildiği için onunla düzgün konuşun.  Konuşmanın kazandırılmasında en çok gereken ve kullanılan kelime ve konuşma kalıplarının kullanılmasına dikkat edin, ve bunları kullanması için ortam hazırlayın.
            
       Sayı kavramını geliştirme çalışmaları :
      
 Öncelikle söylenileni anlama ve yapma gibi alışkanlıklar kazandırılmalıdır. Örneğin: Kalemi bana ver, paltomu al gibi. Daha sonraki çalışmaları da “Bu kadar ver” emri ile ileri bir aşamaya geçin. Çocuğunuz gösterilen miktarda eşyayı örneğin (kalemi) seçebilir ve isteneni yapabilme durumuna gelebilmelidir.
        Bu çalışmalar 1 (bir) sayı kavramının kazandırılması ile başlamalı, bu kazandırıldıktan sonra 2(iki)’ye geçilmelidir. Sayı ile birlikte renk kavramının verilmesi, çocuğun aynı zamanda renkleri de ayırt edebilmesine yardımcı olur “iki tane kırmızı düğme ver” diyerek sayı kavramı çalışmalarında da renklerden yararlanabilirsiniz.  Ara sıra rakamla 1 (bir) üzerinde çalışmanın arkasından, 2 (iki) tane isteyerek dikkatinin gelişmesini sağlayın.  (iki) ‘yi kavradıktan sonra bir yere bir veya iki tane nesne koyarak “bu kadar ver” sözü ile hareket ve sayı kavramlarını geliştirme çalışmalarını sürdürün. Renk kavramını geliştirme çalışmaları
1- İlk olarak doğrudan doğruya kırmızı renk kavramını verin.
2- Çeşitli kırmızı renkteki eşyaları göstererek kırmızı kavramını tekrar edin.
3- “Kırmızı kalemi ver”, “kırmızı düğmeyi al” gibi emirlerle karışık renklerin arasından kırmızı olanı seçmesini öğretin.
4- Doğrudan doğruya mavi renk kavramını verin. Kırmızı renkte izlenen yolu takip edin.
5- Her iki rengi de öğrendiğinde, “mavi kalemi masaya koy”, “kırmızı düğmeyi bana ver” gibi emirlerle mavi ve kırmızıyı beraber çalıştırmaya başlayın.
6- Kırmızı ve mavi kağıtlarla kesip yapıştırma ve el-işi alıştırmaları yaptırın; kırmızı ve mavi kalemlerle boyatın, çeşitli yaşantılarla kırmızı ve mavi renklere dikkatini yöneltin.
7- Çeşitli nesnelerden (kalem,düğme,iplik gibi) aynı renk olanlarını eşlemesini isteyin.
 Resimler üzerinde konuşma çalışmaları
8- Renkli resimler üzerinde “bu resimde neler var?” diyerek çocuğu gördüklerini söylemeye         teşvik edin.
9-Resim üzerindeki eşya, hayvan vs göstererek adlandırmasını isteyin.
10- Zamanla eşya, hayvan vs’nin ayrıntılarına girin.
11- Resimler üzerinde ne var ? sorusu ile serbest konuşmasına izin ve fırsat verin.
12- Resimlerde sık sık rastlanan nesneleri çeşitli kartonlara yapıştırarak bir çalışma defteri oluşturun.
13- Bu defter üzerinde konuşmaları sürdürün.
               
        Evdeki eşyaların tanıtılması çalışmaları
       
 Eşyanın adı üzerinde durarak bilmediği veya öğrenmediği eşyaları aralıklı olarak sorun.  Birden fazla eşyanın adını aynı anda öğretmekten kaçının.  Öğrendiği eşya adları ile basit emirleri yerine getirmesini sağlayın. Örneğin “sandalyenin üzerine otur” gibi
                 El ve beden hareketleri çalışmaları.  
         
 Ucu sivri olmayan küçük kağıt makası ile kesme işlemini çalıştırın, alıştırmalar yaptırın.  Hamur veya çamur ile çalışın. Bir süre sonra hamur veya çamurun bir parçası ile iki eli (avuç içi) arasında yuvarlak yapmasını öğretin. Yapabileceği başka şekillerle çalışmasını sağlayın, kendi dilediği gibi şekiller yapmasına izin verin.  Gazete kağıt parçalarından avuç içinde top yapmasını ve oynamasını sağlayın.  Kağıt mendil vs şeyleri katlamasını öğretin.  Delikli boncukları kullanarak onları ipe (ayakkabı bağı kullanılabilir) dizmesini isteyin. Zamanla sizin belli bir sırayla dizdiğiniz boncukları aynı sırayla onun da dizmesini isteyin.  Kalemle önceleri gelişigüzel karalama, sonrada belirli şekilleri çizebilmesi için alıştırmalar yaptırın. Bu şekillerin şu sırayı izlemesine dikkat edin; daire, kare, üçgen. Çocuk kağıt kesmeyi öğrendikten sonra belirli şekilleri, resimleri kağıttan kesip çıkarmasını isteyin.  Kesilen resimlerin veya şekillerin yapıştırılması çalıştırmaları yaptırın.
                 
         
Sosyal gelişim çalışmaları
1- Çocuğu arkadaş edinebileceği yerlere götürün ve arkadaşlık kurup oynamasına yardımcı olun.
2- Onu çarşı, pazar gibi toplu yerlere götürerek dış çevre ile ilişki kurmasını sağlayın.
3- Çalışmalarınızda sabırlı, acelesiz, tekrardan bıkmadan, güler yüzlü, sevecen bir davranışı benimseyin. Ona güven verin, bazı etkinlikleri başaracağına inanın ve bunu ona da belli edin.
4- Yapılacak çalışmaların günlük programlar düzenlenerek yapılması, çocuk yönünden oldukça yararlıdır. Günün her saatinde günlük yaşantılardan da yararlanın. Örneğin her sabah uyandıktan sonra çocuğa temizlik, yemek yeme vs. alışkanlıkları kazandırmada örneklerle çalışma imkanı verin.
5- Evinizdeki düzeninize uygun olarak çocuğunuza ayıracağınız zamanlar onun, hemen olmasa da zamanla göstereceği gelişmeleri gördükçe boşa gitmediğini anlayacağınız zamanlardır. 
              O halde Sonuca ulaşmakta acele etmeyiniz, sabırlı olmak zorunda olduğunuzu düşünerek, çocuğu özellikle döverek cezalandırmak yoluna gitmeyiniz. Yukarıda birçok kez denildiği gibi güler yüz, sabır, sevecenlik, hoşgörü çocuğun olumlu yönde gelişmesini sağlayacak, zamanla bu gelişmeleri gördükçe sizde mutlu olacaksınız.


           BİR ENGELLİ ÇOCUĞA NASIL DAVRANILMALIDIR?


1.) Engelli bir insanın eli-kolu olmasa dahi, elinizi uzatarak selam verin. Engelli kişi size nasıl davranacağını bilir.
2.) Yardım etmeden önce yardım isteyip istemediğini sorun. İstek olmadan yardım etmeye kalkmayın.
3.) Kendinize göre yardım etmeye kalkmayın. Engelli kişinin sizi yönlendirmesine fırsat verin.
4.) Engelli kişi karşısında aşırı dikkatli olmaya kalkışmayın. Diğer insanlarla nasıl konuşuyorsanız, onlarla da öyle konuşun.
Acıyarak yaklaşmayın. Engelli insanlar sadece birtakım engellere sahip, mutsuz ya da hasta değiller.
5.) Kelimeleri dikkatle, vurgulayarak, yüksek sesle bağırıp çağırarak konuşmayın. Bedensel engelli bir kişinin duyma sorunu yoktur. Tane tane konuşarak onun bir zeka sorunu olduğunu ima eder tarzda konuşmayın.
6.)
Kibarlık yapacağım diye günlük konuşmanızın dışına çıkmayın. Örneğin tekerlekli sandalyedeki engelliye, “Nereye gidiyorsun?” ya da görme engelli birine, “Görüşmek üzere”

          ENGELLİLERİN TOPLUMA KAZANDIRILMASI
Zihinsel engelliler de toplum içinde, toplumun katılımcı bir bireyi olarak yaşamlarını sürdürmek için özel bakıma ve desteğe gereksinim duyan bir kesimdir. Bu insanların çoğu kere erişkinlerin sahip oldukları akli yeterliliğe ulaşamadıkları bir gerçektir, ancak onlar da yemek yemek, su içmek, uyumak ve özellikle sevmek, sevilmek, paylaşmak ihtiyacındadır. Çünkü; mideleri, kalpleri, dolaşım ve böbrek sistemleri, yumurtalıkları, testisleri, hülasa mental güçlükleri dışında tüm organları diğer insanlar gibi çalışmaktadır. Vücut gelişimleri tam olmaktadır. Nasıl acıkıyor ve sonuçta besleniyorlarsa ya da acıktıklarını ifade edemeseler de yaşamak için beslenmeye ihtiyaçları varsa, normal düzeninde çalışan hormonları nedeniyle cinsel aktivite ve ifade edemeseler de istekleri de olacaktır. Üstelik, kendilerini çoğu kere yeterince ifade edemeyen zihinsel engellilerin her yönden olduğu gibi, cinsel istismara uğramaları tüm dünyada sık rastlanılan istenmeyen durumlardandır. Zihinsel engelli çocuk ve gençlerde cinsel gelişime baktığımızda normal gelişim gösteren çocuklarla aynı sırayı izlediği ancak zihinsel gelişim düzeyine bağlı olarak daha yavaş ve geriden takip ettikleri görülmektedir. Gerçekte cinsel eğitim doğumla beraber başlamaktadır. Erişkin yaşına hatta ölüme dek aile ve toplum içinde sürmektedir. Erişkinlik döneminde de insanların bilgiye ve desteğe ihtiyaçları bitmemektedir. Ancak maalesef erişkinler bunu dile getirmekte zorlanır ve yardım istemekten çekinmektedirler. Oysa küçük yaştan itibaren cinsel konularda sorulan sorular cinsel eğitimin en önemli parçasını oluşturur.


         ENGELİ ÇOCUKLARDA  DİSİPLİN SAĞLAMANIN YOLLARI 
 Bir baba veya anne şevkatıyla yaklaşın, sizi öpmek isterse sizde onu öpün.Ondan diksinmeyin ,size asla  ve asla  hastalık bulaşmaz.Çünkü  8 saat  ilaç kulanan çocuktan hastalık bulaşması mümkün değıldir. 


 
DAYAK ATMADAN DİSİPLİN SAĞLAMA YÖNTEMLERİ
*Çocukla yaşına uygun bir dille konuşarak iyi iletişim kurun. Sözel öğretmen-öğrenci ilişkisi çocuğun bazı yeteneklerini geliştirir.

*Olaylara çocuğun gözüyle bakın. Bazen sizde  çocuk olun, onun gibi. kendinizi onun yerine koyabilmeye çalışın. Size  kabul edilemez görünen bir durum, çocuğun gözünde tamamen farklıdır. Bunu unutmayın.

*Çocuğu yaşına göre kabül edin. kesin ve tutarlı sınırlar koyun.  Bunların aşılmasını istemediğinizi kesin bir dille ifade edin.

*Çocuk sınırları aştığında ya da kurallara uymadığında sonuçları ile yüzleştirin. Örneğin yeri kirleten çocuktan orayı temizlemesini, birini inciten çocuktan özür dilemesini öğretin
.

* Çocuğa konuşma ve davranışlarınızla örnek olun.“Lütfen, teşekkür ederim” gibi kelimeleri kullanılmasını özendirin. Sabır, nezaket, saygı gibi kavramları anlatarak değil, davranışlarınızla öğretin.


*Çocuğun birden fazla istenmeyen davranışı varsa hepsini bir anda ele almayın, birer birer ilgilenin. Bu davranışın neden sorun yarattığını açıkça anlatın, değiştirdiğinde onu iyi davranışından dolayı kutlayın.


*Çocuğun olumlu davranışlarını onayladığınızı beden dilinizle de gösterin. taktir ve alkış el hareketleri gibi.Bazen bir küçük gülümseme, sırt sıvazlama ya da bir baş hareketi birçok söze bedeldir.Bunu unutmayın

*Çocuklara sorunlara çözümler üretme, sorunlarla başa çıkma konusunda destek olun, ancak onların yerine kararlar vermeyin. Bırakınkendi kararlarını verip, davranışlarını kendileri belirlesinler; bu özgüvenleri için çok yararlıdır.

Şiddetin sonuçları:
Çocuğun zihinsel sağlığı bozulur. Çocuk sosyalleşemez. Çevresine zarar verir ve kendisinin maruz kaldığı şiddeti başkalarına yansıtır. Kendine güvenini yitirir, yaşama yüz çevirir, hayattan hoşlanmaz ve depresif özellikler geliştirir. [Şiddet] fiziksel hasara neden olabilir ve çocukta kalıcı izler bırakabilir. Çocuk büyüdüğünde, kendi başına nasıl gelmişse, kendisi de şiddet ortamını aynı yoldan bu kez geleceğe aktarır. Şiddete maruz kalan çocuk bu yüzden evini terke, sokaklarda çalışmaya ve yaşamaya,  madde bağımlılığına yönelebilir. Çocuk, maruz kaldığı fiziksel zarar yüzünden düşlerinden vazgeçebilir.

Önerilen çözümler:

Okullarda şiddetle ilgili seminerler düzenlenerek çocukların şiddetin yol açtığı zararları öğrenmeleri ve şiddetten uzak durmaları sağlanabilir. Şiddet genellikle aile ortamlarında ortaya çıktığından ailelerin bu konuda eğitilmeleri gerekir. Aileler çocuklarına şiddet uyguluyorlarsa, buna maruz kalan çocuklar geçici olarak ailelerinin yanından alınarak SHÇEK kurumlarına yerleştirilebilirler... Çocuğuna karşı şiddete başvuran bir anne veya baba tedaviye muhtaçtır ve gerekli tedavi uygulanmalıdır. Eğer çocuklarına karşı şiddet uygulayan aileler uyarılmalarına karşın bunu tekrarlıyorlarsa para cezasına çarptırılabilirler… Para cezaları caydırıcı olabilir.

CİNSİYET İLE İLGİLİ FARKLILIĞI FARKETME
Çocuklar önce cinsiyetle ilgili fiziksel farklılıkları fark ederler. “Neden babaların bıyıkları var?”, “Neden babalar etek giymez?”, “Neden kızların pipisi yok?” gibi sorular ilk sorulardandır. Bu, anne-babanın da cinsiyetle ilgili ilk kez bilinçli davranışta bulunduğu andır. Çünkü bu ana kadar cinsel eğitimin bir anlamda gizli kaldığını, su üstüne çıkmadan sürdüğünü söyleyebiliriz.  Çocuğun çevresinde yaşı yakın kardeşler, akraba veya komşu çocukları varsa cinsel konularla ilgili soruları daha erken sorabilmektedirler. Aslında tüm yaşlarda sorulan cinsel sorular için en önemli nokta anne-babanın soruları cevaplarkenki tutumlarıdır. Çocuğu kesinlikle ayıplamamak, azarlamamak, susturmamak gerekmektedir. Bu şekilde davrandığımızda çocuğumuz bu soruların sorulmaması gerektiği fikrine kapılabilir ve cevapları başka kişilerde arayabileceği gibi gözetleme veya deneyler yapma yollarına da başvurabilir. Bu da cinsel eğitimin anne-babanın kontrolünden çıkması, bir anlamda istemediğimiz bir yöne gitmesi demektir. Oysa her aile çocuklarına kendi aile yapısı ve kültürü doğrultusunda bir cinsel eğitim vermek ister.


HİPERAKTİF ÇOCUKLAR İÇİN ÖZELLİKLE YAPILMAMASI GEREKEN ŞEYLER

 

Bu çocuklarla ilişkilerimizde kızmak, bağırmak, azarlamak, sert davranmak, ses tonunu yükseltmek, şiddete başvurmak, dövmek gibi davranışlardan kaçınılmalıdır. Özellikle şiddete başvurulmamalıdır. Çünkü şiddet, sorunu çözmediği gibi çocuğun kendine güvenini yıkmakta, yok etmektedir. Çocuğun girişimcilik duygusunu olumsuz etkilemekte, kendine güvenini azaltmaktadır. Böyle davranılan çocuklar bir süre sonra hakkını arayamayan, bildiğini söyleyemeyen bir hale gelebilmektedirler. Ya da saldırgan, agresif, hırçın, huyuz bir çocuk haline gelecektir. Annenin; gitme, yapma, elleme, girme, dur, tutma, düşersin, uzak dur, oynama, oyuncağını ver, çikolatanı paylaş, koşma, çok konuşuyorsun, yaşına uygun değil, her şeye burnunu sokma gibi yasaklayıcı tavırlarla çocuğun merakını tüketebilmekte ve çocuğa istenmeyen, kızılan, sevilmeyen çocuk duygusunu yerleştirebilmektedir. Bazen de sınıfta öğretmeninin dur, otur, yapma, sırandan kalkma, yine mi sen, ben sana söylememiş miydim, yeter artık, bıktım, usandım, beni yoruyorsun şeklinde ifadeleri sık sık kullandığı için hiperaktif bir çocuk bir süre sonra bildiği bir sorunun cevabını bile söylemeye çekinecek ve korkacaktır. Sorunun cevabını bildiği halde öğretmenin yine kızabileceğini düşünerek söyleyemeyecektir. Bazen de doğru bildiği cevap konusunda bile acaba böyle değil miydi diye ikileme düşebilecektir. Daha sonra ise bildiği pek çok soruda da parmak kaldırmama yolunu seçecektir. Zaman zaman ailesinden ve öğretmeninden cezada alan bu çocuklar, bir süre sonra pasif veya saldırganca davranışlar sergilemeye başlayabilirler. Bile bile olumsuz davranışları çevrelerine kızdırmak için ısrarla tekrarlama yoluna giderler. Ya da bile bile olumsuz davranışlarını çevrelerini kızdırmak için ısrarla tekrarlama yoluna giderler. Sevilmediklerini ve istenmediklerini düşünüp duygusal olarak da mutsuz olabilirler.
Özellikle yapılmaması gereken şeyleri sıralayacak olursak;
1. Olumsuz Eleştiriler Yapılmamalıdır:
Olumsuz eleştiriler çocukları kızdırmakta, korkutmakta ve paniğe sokabilmektedir. Bu eleştiriler kendilerine güvenlerini azaltabilmektedir. Örneğin derslerde bildiklerini sergilemelerini engelleyebilecektir.
2. Uzun Uzun Nasihat Edilmemelidir:
Uzun uzun konuşarak yapılan nasihatler hiç işe yaramayacaktır. Defalarca konuyu yinelemek ve hep uzun konuşmalar yapmak fayda sağlamayacaktır. Bu tür durumlarda çocuk sizi dinlemekte zorlanır. Yinelenen olumsuz eleştiriler onu bıktırır, bezdirir. Sizden ve yapmanızı istediğiniz işten uzaklaşmasını sağlar. Bu eleştirileri aileler “Bunları yapma, böyle olma, şununla konuşma, kardeşin veya arkadaşın gibi ol, söz dinle, yemeğini ye” şeklinde dile getirmektedir. Çocuk bunları dinledikçe “Ben böyle kötü bir çocuğum, beni kimse istemiyor, beğenmiyor, sevmiyor” diye düşünerek korkuya, paniğe kapılarak pasifize olacaktır. Bazen de “Evet doğru ben kötüyüm, başarısızım, yetersizim, aptalım o zaman aptallık yapabilirim” diye düşünerek olumsuz tavırlarını devam ettirecektir. Bu olumsuz eleştirileri kendine yakıştıracak ve kanıksayacaktır. Bunun böyle olmasının normal olduğunu düşünecektir.
3. Kıyaslama Yapmayınız:
Yapılmaması gereken bir başka önemli davranış biçimi de kıyaslama yapmaktır. Bu çocuklar kardeşleriyle, okul arkadaşlarıyla, akraba veya komşu çocuklarıyla, hiç tanımadıkları çalışkan olan tüm çocuklarla veya hikâyelerdeki, filmlerdeki çalışkan çocuklarla da kıyaslanmak istemezler. En çok da kardeşleriyle kıyaslanmaktan rahatsız olurlar. Zekâ kapasiteleri yüksek olduğundan dolayı çalışkan ve başarılı çocuklarla hep kıyaslanırlar. Bu durum onları üzer, kızdırır ve mutsuz eder. Bu çocukların zorlandıkları pek çok durum onların isteyerek, bilerek, planlayarak yaptıkları şeyler değildir. Kıyaslama yapmak onlara haksızlık yapıldığı anlamına gelebilmektedir.
4. Yasaklamalar Koymayın:
“Sen zayıf aldın, ders çalışmadın; biz de senin sinemaya gitmeni, TV seyretmeni, internete girmeni yasaklıyoruz.” gibi yasaklamalar işe yaramadığı gibi çocuğu çileden çıkartabilir, isyan ettirebilir, öfkelendirebilir. Böyle durumlarda çocuk ailesine inat olsun diye veya onları üzmek için hiç çalışmama yolunu seçip hatta sınıfta kalabilir. Bu çocuklar işi en son noktasına kadar götürebilirler. Onlar sevilmek, beğenilmek isterken böyle bir durum onların sevilme ve beğenilme isteğine karşı engelleyici bir ortam oluşturur. Onlar da her şeyi bırakmayı seçebilirler. Bu kararlarından sonra çok pişman olsalar bile arayı kapatamayabilirler. Geri kalabilirler. Bu durumlar onları sıkıntıya sokacaktır. Yasaklanan şeyler daha fazla ilgi çekeceğinden dolayı yasaklanan durumlara daha çok eğilim göstereceklerdir.
5. Kısıtlama yapmayın:
Kısıtlama isyan duygusu uyandırabilir. Yaşadıkları kızgınlık baş kaldırmalarına neden olabilir. Aynı bir çelik yayda olduğu gibi, çelik yaya yukardan fazla baskı yaptığımızda yay daha yukarıya fırlayacaktır. Böyle durumlarda da biz ne kadar fazla kısıtlama yaparsak kısıtlama yaptığımız şeye çocuğun yönelmesi daha fazla olacaktır. Gece dışarıya çıkması engellenen genç çeşitli bahanelerle dışarı çıkmanın bir başka yolunu bulacaktır. Bu durumda yalan söyleyecek bu yalanın ortaya çıkmaması için daha fazla yalan söylemek durumunda kalacaktır. Ya da evden kaçabilecektir. Kısıtlamalar özellikle gençlik döneminde büyük sorunlara yol açabilmektedir.

6. Sınır Koymak Konusunda Uygun Ölçüyü Birlikte Tespit Edin:
Sınırlanmak çocuğu gerginleştirir ve mutsuz eder. Kendini kapana sıkışmış hisseder ve daha olumsuz tepkilere yönelir. Özgürlüğünün elinden alındığını hissettiğinde düzeleceğine daha sert tepkiler verir. Örneğin; aile verdiği harçlığı azaltarak olumsuz davranışları düzeltebileceğini düşünebilir. Ama bu tür eylemler ters teper. Böyle durumlarda çocuğun davranışları daha da olumsuz hale gelebilir.
Tüm bu yaptırımların hepsine cezai yaptırımlar diyoruz. Bunların sayılarını daha da çoğaltmak mümkündür. Bu tür durumlar hiperaktif çocuklarla olumlu iletişim kurmada yapılmaması gereken davranışlardır. Bu tür cezai yaptırımları çocukla iletişim kurarken uygulamamamız gerekir. Burada kontrol zorluğu yaşayan bir çocukla iletişimimizde daha işe yarayan bir başka önemli çözüm yolunu devreye sokacağız. Cezai yaptırımlar ya çocuğun sinmesine yol açar ya da çok öfkelenip daha da sorunlu hale gelmesini sağlar. Ya da cezai uygulamaların sonucunda bu çocuklar bir süre bu istenmeyen davranışlarını durdurulabilirler. Ancak bir süre sonra yeniden başlayabilirler. Çünkü uyarıların etkisi bu çocuklarda kısa sürmektedir. Uyarılar çocuğun aklından çıkar ya da unutur. Ya da çocuk çok kızdığı için bizden sert tepki geldiğinde olumsuz davranışın dozunu artırır. Daha büyük şiddetle hiç düzelme olmadan devam ederler. Bu durumda cezalar sorunun iki katına çıkmasına neden olur. Bazı durumlarda olumsuz davranışın dozu ikiye, bazen de yüze kadar yükselebilmektedir. Sonuç olarak kızgınlık ve ceza bu çocuklarda işe yaramamakta hatta daha büyük zararlara, yaralara yol açabilmektedir. Bazı durumlarda çocuğun sınıfta kalmasına, bazen de eğitimi tamamen bırakmasına sebep olabilmektedir. Çocuk eğitimden nefret edebilmekte okulu bıraktığı gibi eline ömrü boyunca kitap almayabilmektedir. Okuldan nefret edebilmektedir. Bazen de bu durumda okulu bitirir ama öğrendiği bilgileri tamamıyla dışlayabilir. Bu durumda da mutsuz olur. Bilgisini, performansını kullanamaz ve gösteremez. Öfkeli, hırçın, mutsuz bir birey olur.


ARKADAŞLIK
 Gerçekten de engelli çocukların yeterli arkadaşı yoktur. Pek çoğu özel bir eğitim programı içindedir ve ayrıca bilgiyi ve olayları anlama ve değerlendirmede sınırlılıklar vardır. Anne-babasından da bilgi alamayan engelliler için bilgi alma kaynağı olarak medya görülmektedir. Oysa çocuk ve gençlerin medyadan bilgi almasının bazı tehlikeleri vardır. Medyadaki tüm modellerin doğru olduğu söylenemez ayrıca çocuğun soru sorma, merak ettiklerini tartışma şansı yoktur. Bu nedenle anne-babalar engelli çocuklarının cinsel eğitimine gereken önemi vermelidirler. Eğitimcilerin yakındıkları konulardan biri de küfür etmek, argo kullanmak veya küfür niteliğinde hareketler yapmaktır. Zihinsel engelli çocukların küfür etmeleri ve argo kullanmalarının nedenlerini şöyle sıralayabiliriz; Çocuk evde anne-baba, kardeşlerinden veya okulda arkadaşlarından duyuyor olabilir; kullandığı kelimenin anlamını bilmiyor olabilir; kullandığı kelimenin karşısındakini inciteceğini bilmiyor olabilir; söylemek istediği şey için uygun kelimeyi bulamamış olabilir; karşısındakini gerçekten kırmak, incitmek istiyor olabilir; anne-babasının ilgisini  

ENGELLİLERİN CİNSEL DAVRANIŞLARI
Zihinsel engelli çocuğun yakın çevresinin çocuğun cinsel davranışlarına karşılık utanç, öfke, kızgınlık, korkma, acıma, aşırı merhamet gibi duygularla hareket etmelerinin olumsuz davranışlara yol açabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Zihinsel engelli çocuklarda istismarın daha yoğun olması, kendilerini korumalarının daha zor olduğu bilinmektedir. Cinsel istismar bir insana karşı işlenmiş ağır bir suçtur. Ergenlik döneminde karşı cinse olan arzularının, art niyetli kişilerce istismara uğratıldığı, özellikle bu kişilerin; çocukların kendini ve olayı yeterince ifade edememesinden aldığı güçle bu istismarı rahatlıkla gerçekleştirdikleri bilinen bir gerçektir. İstismara (tecavüz, taciz) maruz kalınmaması için kesinlikle çocukların ilişkide bulunduğu kurum ve yakın çevre kontrol altına alınmalıdır. Olumsuz gelişmelere zemin hazırlayabilecek her türlü şartlardan kaçınılmalıdır.

ŞİDDET TÜRLERİ

Fiziksel şiddet: Tokat atarak, çimdikleyerek, elle, kemerle, sopayla dövmenin sonundabedenin cezaya uğraması anlamına gelir. Bilerek verilen bir ceza olduğu gibi, bir yetişkin ya da yaşça büyük olan bir çocuk tarafından düşünmeden aniden verilen bir tepki olabilir.
Duygusal şiddet: Reddetme, (özür dilemek isteyen çocuğu kabul etmeme) aşağılama ,(Hatasından ve durumundan ötürü küçümseme) yoksun bırakma (Eğlenceye ve yemeğe götürmeme), yıldırma,(Her isteğini geriçevirme) umursamama, (Çocuğun diyaloğa girmek istemesini  bilmezlikten gelme)Davranış bozuklukları sergilemesine göz yumma.
Sözel Şiddet: Laf atma, aşağılama, söylenti yayma, saldırgan ifadeler kullanma, tehdit etme, ad takma, eşya ve giysilerle alay etme,
Cinsel Şiddet: Çocuğun, bir erişkininin cinsel gereksinim ya da isteklerinin doyumu için cinsel nesne olarak kullanılması ya da kullanılmasına göz yumulmasıdır
.


CİNSEL GELİŞİM
Zihinsel engelli çocuk ve gençlerde cinsel gelişim incelenirken takvim yaşları değil gelişim düzeyleri dikkate alınmalıdır. Bu şekilde değerlendirildiğinde anne-baba veya eğitimcilere sorun gibi görünen pekçok durumun gerçekte sorun sayılamayacağı anlaşılır. Örneğin takvim yaşı 15, ancak zihinsel düzeyi altı yaş olan bir genç cinsel organlar, göğüsler, bebeklerin nasıl doğduğu ile ilgili sorular sorabilir. Bu sorular altı yaş zihinsel düzeyi için beklenen normal sorulardandır. Bu çocuklara gelişimsel düzeylerine uygun eğitim ve tepkiler verilmelidir. Zihinsel engelli çocukların genelde yaşıtlarından daha fazla cinsel ilgileri olduğu, daha fazla cinsel içerikli davranışları olduğu düşünülmektedir. Oysa bu çocuklar cinsel içerikli davranışların nerede, ne zaman, hangi durumlarda uygun olup olmadığını bilemedikleri için yani bir anlamda cinsel tipli davranışlarını kontrol edemedikleri için böyle algılanmaktadırlar.

Araştırmalar, erkek zihinsel engelli çocukların kız çocuklarına nazaran (erişkin ya da adölesan) cinselliğe ilgilerinin daha fazla olduğunu, bu ilginin her iki cinste de IQ arttıkça arttığını bildirmektedir. Zihinsel engelli çocuklarda, yaşam kalitesi, yanlış yönlendirme, cinsel istismar, iş sahibi olamama, ifade edemedikleri ve bu nedenle yardım alamadıkları cinsel dürtü ve sorunları nedeniyle seksüel sapkınlıkların daha sık görüldüğü yine araştırma sonuçları ile belirlenmiştir.


          DAVRANIŞ SORUNLARI

Herhangi bir davranışı sorun olarak tanımlamadan önce çocuklar için uygun olduğunu düşündüğümüz davranışları hatırlamakta yarar vardır. Çocuklar için uygun olduğunu düşündüğümüz bazı davranışlar şunlardır; Cinsel organlar, göğüsler hakkında soru sormak, banyo yapan birini gördüğünde ilgi ile izlemek, doktorculuk oynamak, evcilik oynamak, anne-baba ve değişik rolleri üstlenmek, bazen çok heyecanlı, gergin, korkmuş iken cinsel organına dokunmak, arkadaşları ile cinsellik hakkında  konuşmak, kızsa erkek, erkekse kız arkadaşı olduğunu söylemek, giyinirken veya banyo yaparken yalnız olmak istemek, ayıp şakalar ve sözler duyduğunu söylemek, bunları tekrar etmek istemek, cinsler arasındaki farkları merak etmek, karşı cinsten birini rol gereği taklit etmek, hayvanların üremelerini incelemek, diğer çocukları ve yetişkinleri öpmek, onların kendisini öpmelerine izin vermek. Tüm bu sayılanlar çocuğun gelişim düzeyine göre normal sayılabilecek davranışlardandır. Herhangi birini problem olarak tanımlamadan önce bazı noktalara dikkat edilmelidir. Bu noktalar ise; zekâ düzeyine uygunluk, şiddet, sıklık ve sürekliliktir.

         CİNSEL EĞİTİM
Her insanda olduğu gibi, bu çocuklarında cinsel arzu ve istekleri olabilir.Bir piskolok doktor ve ilgili meslek elamanı Engelli çocuklara cinsel eğitim  görsel filim izleterek öğretmesi ,daha doğru bir yaklaşımdır. Cinsel arzu istekle sıkışmış bir balon gibi,patlamaya hazır bu çocukların boşalarak rahatlaması gerekir. Aksi halde istenmeyen olaylarla karşılanacağı aşikardır . Bu çocuklara cinsel konularda eğitim verirken üstü kapalı bir anlatım, gizli kelimeler, yapmacık benzetmeler kullanılmamalı. Somut, açık ve net, onların yanlış yorumlamasına izin vermeyecek bir anlatım kullanılmalıdır.

            KIZLARDA MENSTURASYON
Ergen yaştaki engelli kızlar için en önemli konu menstruasyondur. Genç kızlar mutlaka konuyla ilgili önceden bilgilendirilmeli, psikolojik olarak hazırlanmalıdırlar. Vücudunun büyüyüp olgunlaştığı için bu olayın yaşandığı, artık genç kızlığa adım attığı anlatılmalı ve bunun yanında bakım ve temizlik konusunda da rehberlik edilmelidir. İlk menstruasyon, erkeklerin erkekliğe adım atması sayılan sünnette olduğu gibi minik bir kutlama ile kutlanabilir.
         Cinsellik, yaşamımızın ve kişiliğimizin çok önemli bir parçasıdır. Normalve engelli tüm bireylerin cinsel konularda bilgilendirilmeye ihtiyaçları olduğu ve tabii ki yaşlarına, toplum içindeki konumlarına, ahlâkî değerlerine ve bireysel özelliklerine göre değişse de cinselliği yaşamaya hakları olduğu unutulmamalıdır.

ERKEK ÇOCUKLARDA MASTURBASYON
Kadın veya erkekeğin kendi kendine cinsellik yaşaması veya cinsel doyuma ulaştırması için yaptığı eylemdinr.
Mastürbasyonun kadında veya erkekte hiç bir fiziksel (bedensel) kötü tesiri yoktur ,aksine rahatlamayı ve gevşemeyi sağlar. Ayıp değil bir gerekliliktir.Toplumda söylenen diğer her şey tamamen uydurmadır- yok sivilce yapar, gözleriniz kör olur, ileride çocuğunuz olmaz, kızlarda adet düzenini bozar, erkeklerde ileride sertleşme sorunu yaratır gibi söylentiler ve bilgiler ve buna benzer her şey tamamen uydurmadır.
      Dilediğiniz yer ve zamanda tabi ki başkalarının haklarına (kişisel veya kanuni) saygı duyarak, kimseye zarar vermeden mastürbasyon yapabilirsiniz. Bu sizin hakkınız ve bedensel özgürlüğünüzdür.
      Yalnız mastürbasyon sizin için kaçınılmaz bir olay , bir tutku haline gelmişse, normal cinsel ilişkiye tercih ediyorsanız, veya normal seksten partnerinizden zevk alamayıp mastürbasyona yöneliyorsanız bir cinsel tedavi merkezine baş vurup bu alışkanlığınızı veya tercihinizi değiştirmek için öneri ve tedavi almalısınız.
       Mastürbasyon konusunu biraz yaşa ve cinsiyete göre ayırırsak;Erkekler genelde elleriyle cinsel organlarını okşayarak mastürbasyon yaparlar, bunun için elleri kuru olabilir, genelde kayganlaştırıcı bazı maddeler; tükürük, krem, sabun (sabunun penis içine kaçtığında acıya yol açacağı unutulmamalıdır) kullanılır. Gene erkekler mastürbasyon yaparken penislerini başka cisimlere sürerek de veya kavrama hareketini sağlayıcı bir takım boşluklara penislerini sokup çıkararak yaparlar. Veya sertleşmiş penise su tutarakta mastürbasyon gibi çeşitli yöntemlerde kullanırlar. Son zamanlarda ülkemizde de satılan yapay vajina benzeri araçlarda erotik malzeme satılan dükkanlarda bulunmakta ve kullanılmaktadır. Kısaca kişiye zevk veren her şey bu amaçla kullanılabilir.
    

 
 

 
  Nihat Şimdilik sitende 51 ziyaretçiBulunmaktadır Bilgilerine  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol