http://www.BENLİAHMETKÖYÜ SOHBET
  FIKRALAR
 
 

 

DUA ETSİN BEN İSTANBULDAYIM 
Haso arkadaşı ahmo'ya borçlanmıştır. Hanımına tembih eder ''Memo parayı istemeye gelirse istanbula gittiğimi söylersin''.Ben kapının arkasında saklanacağım.
Neticede memo parayı istemeye gelir. Evin kapısını hanımı açar.
--Memo :sen ahmonun garısımısın, maşallah maşallahhh
--Kadın: He ya, ben ahmonun garısıyım.
--Memo: Ahmo evdemidir? 
--Hanımı: Evde yokdur, istanbula gitmişdir.
-- Memo ben anlamam. Ya benim parayı veriyor, yada karşılığında seni alıp götürüyorum, der gider. Bunun üzerine haso kapının arkasından başını uzatarak hanımına seslenir.
-- Hanım, dua etsin o pezevenk  ben istenbuldayım, yoksa o pezevengin, anasını avradını ..Anlarsınya...
Nihat DEMİREL


BURASI ÇORUM
Çorumlu ,çocuğunun cebine harçlığını koyup,  okuması  için bolu ünüversitesine gönderir .  2 hafta sonra oğlundan mektup gelir. 
--Baba ;burası Bolu, kızlar dolu, paralar bitti, kızlar gitti. Babası para göndermiş. Çocuk zamparalıkta yemiş, bitirmiş. 2 ay sonra çocuk yine para istemiş. Sinirlenen baba almış kalemi başlamış yazmaya. 
--Oğlum beni iyi dinle; Burası Çorum, akıllı ol anana korum, paralar bitti anan gitti.
Nihat DEMİREL

BEN SENİN SÜLALENİ SEVERİM 
Kızın biri bi gün almanyadaki babasına; ben birini seviyorum ve onunla evlenmek istiyorum der.Babasıda, tamam kızım  ama bende tanışıyım der. Damat  almanyadan gelir.Kızın babası damat olacak çocuğa şöyle bir bakar çelimsiz zayıfmı zayıf. Damat adayını alır bir markete gider. Fındık,fıstık,ceviz,badem,bal ve tere yağı alır ve hesap ödedikten sonra çıkarken, kapının önünde zayıf bir inşaat işcisi sorar? amca bu kadar malzemeyi ne yapacan?
-Adam :bir hafta sonra gerdek gecesi var evladım onun için. 
-Zayıf çelimsiz inşaat işcisi,kızın babasına dönerek, bey amca sen şurdan 50gr peynir 50grda zeytin al, ben senin sülaleni  hallederim sülaleni.... 
Nihat DEMİREL

AZERİ İDAM OLURSA  
Azeri ile kürt suç işlerler ve idama mahkum olurlar. Kürt canından bezmiş önce beni asın der. Darağacı derenin üzerine kurulmuştur. Kürt asılırken ip kopar ve suya düşer, yüzerek karşıya geçer ve kurtulur, şansı için af edilir. Azeriye sıra geldiğinde senin son bir arzun varmı diye sorulduğunda ?
 --Kadı gardaş bu işde adeletsizlik var. onun ipi çürüktü, ya sağlam ip getirin idamı yeniden yapın,yada benide afedin .
Nihat DEMİREL

ÇAPAK GÖRÜREM
Yeni evli karslı, bir aşk filmi seyretmek için sinemaya gider. Baş aktör sevgilisine aşk dolu sözlerle hitap eder; 
--“Aşkım; gözlerimde ne görüyorsun...”
--Aşkımızı görüyorum hayatım! Film biter, karslı eve doğru yola koyulur. Fakat izlediği filmin o sahneden çok etkilenmiştir. Eve geliince, kapıyı genç eşi açar... Karslı filmde izlediği gibi hanımına süzülerek bir bakış atar ve  sorar.“Aşkım! Gözlerimde ne görüyorsun.?”
Kocasının gözlerine iyice bir baktıktan sonra kadın, içini çekerek ,“Ne görecem çapak görüyorum çapak.” 
Nihat DEMİREL

DEDENİN  GORUNU DEDENİN YANINA
Kayseri hava indrme tugayında ,pilot olan karslıya,paraşütle atlama sırası gelmiştir.
--Komutan: atlasana asker.
--Ben atlmıyacam komutanım.
--Niye?
--Dedemi rüyamda gördüm, atlama paraşütün açılmıyacak, yere çakılacaksın dedi.
--Komutan delimisin evladım sen? Madem öyle paraşütleri değişelim ,birlikte atlıyalım. 
-Karslı atlar. paraşütü  gök yüzünde süzülür. yanı başından vızıltıyla inen komutana seslenir?
--komutan hayırdır bu hızla nerye gidiyorsun?
--Nerye gedece dedenin gorunu Si..... dedenin yanına.

KABAK TARLASI
Asker eğitim alanında uçak taaruzundan korunmayı öğrenirken, havadan düşman uçakları  gecmeye başlar, komutan emir verir: 
-"Donunuzu indirin , yüzüstü yere yatın.  Uçaklar burayı, kabak tarlası zanneder  giderler!" 
Bunun üzerine Temel:"Komutanim, sırt üstü yatsak, hiyar tarlasi zannetseler olmazmi daaa?"
Nihat DEMİREL
 
       

 
KÖPÜKSÜZ TRAŞ                                                                                                                                                                                          
Bir gün erzurumlunun biri berbere gitmiş. berber köpüğü falan herşeyi hazırlamış. tam traş edecek erzurumlu :                            
-Dur hemşerim biz erzurumluyuz sen beni köpüksüz traş et. demiş.Erzurumlu traşını olmuş çekmiş gitmiş. ve biraz sonra bir      karslı gelmiş sakal traşı istemiş. berber köpüğü sıkarken,  Hemşerim ne insanlar var ya az evvel adamın biri geldi ben erzurumluyum beni köpüksüz traş et dedi, bunun üzerine karslı -Gardaş o Erzurumluysa bende Karslıyım. Benide köpüksüz traş etsen.  Bunun üzerine berber köpük sürmez ve traşa başlar. çok kısa bir kesimden sonra karslı ;Hoppp hemşerim dur. Biz karslıyız dediysek, karsın kıyısından,köşesindeniz iyisimi sen beni köpüklü traş et!                                                                                            
 Nihat DEMİREL

HAFTAYA  ÖZÜNE  BAŞKA ADAM BUL
Ot biçim zamanı, imam Cuma namazı kıldıracak. Camide bir imam, bir de müezzinden başkada  kimse yok. Dini inançlara göre    Cuma namazının en az 3-5 kişiyle kılınması gerekiyor. Cuma namazına kimse gelmeyince, imam dışarı çıkar ve o an köy                 meydanından geçmekte olan, sırtında tırmık, dirgen ve tırpanla ,tarlasına giden köylüye durumu anlatır ve Cuma namazı için ikan eder. Köylü namaza katılır. Namaz bittikten sonra işi yarım kalan köylü hocaya; *“ Hoca haftaya kendine başka  bir adam       bul...  ben gelmiycem ona göre haberin olsun. 
 Nihat DEMİR 

RİZENİN KURTULUŞU
Rizeliler sohbet esnasında  "Arkadaşlar; her yerin kurtuluşu var, millet  bayram yapıyor. Bizim rizenin kurtuluşu yok, bir gazi bulalımda, bize rizenin kurtuluşunu anlatsın", bizde bayram yapalım demişler. Garnizon komutanı,vali, emniyet müdürü  davet edilmiş. Rizeli gazi ,çıkmış kürsüye başlamış konuşmaya.
"O günler zor günlerdi uşağum .Hava barut kokayi. Düşman ha böle karşıdan geleyi, onların elinde var top tüfek, bizde var kazma kürek ,siperden kafayı çıkarayruk, düşmana pakayruk. Düşman bir geleyi, bir geleyi, biz arkamıza pakmadan ,bir kaçayruk, pir kaçayruk"
Nihat DEMİREL


HANIMINDAN KORKMAYAN VAR MI?
Karslının biri kahveye girer ve oyun oynayanlara hitaben:
---“Beyler; hanımından korkanlar ayağa kağsın.” 
Ani bir gürültü, herkes ayakta. Bir kişi hariç. Kahvenin tamamı hayretler içinde. karslı oturan adama yaklaşarak; “Abi helal olsun sana be, delikanlı adammışsın. Harbiden sen hanımından korkmaz mısın?
---Adam nefes nefese titreyerek, heyecanı geçtikten sonra:
---Ya gardaşım öyle bi laf ettin ki, korkudan dizlerimin bağı çözüldü , ayağa kalkacak halim bile kalmadı
Nihat DEMİREL

TRAFİK CEZASI
 Trakyalı Muhacır aga, eşğine binip, karayolunda seyretmektedir. 
Bunu gören trafik polisleri, amcaya takılıp eğlenmek ister ve durdururlar. 
-Polis:  Sağa yanaş amca, neden takmadın emniyet kemerini? 
-Amca: Canım öyle istedi evlat! 
-Polis: Eee bak gördünmü, şimdi sana ceza keseceyiz. 
-Amca: Kes bakalım ne keseceksen kes, gidecem, acele işm var. 
-Polis: Peki amca, cezayi sana mi keselim ,eşşeğinemi?.. 
-Amca: Töbe töbe?
-Polis : Yani cezayi sana yazarsak 5 milyon ödüyeceksin, eşeğe yazarsak 3 milyon ödüyeceksin. 
-Amca: Bana kes o zaman evlat der. 
-Polis: Neden sana keseyim amca? 
-Amca: Eşğin sicili temiz olsun evlat, büyüyünce onu polis yapacağım.
 Nihat DEMİREL

BOŞUNA ARAMA  BULAMAZSIN
Karslı eşeği ile şehire iner. Çay, şeker alır. Köye dönerken yağmura tutulur. Aldığı erzaklar su içinde kalır ve ıslanır. Eşekten inip bir köprünün altına sığınır. O an yıldırım çakar, eşeği öldürür. 
Zavallı karslı elini açıp, isyan eder “Yaradana şükür  güzel Allahım....! Rahmetini yağdırdın. çayımı, şekerimi ıslattın. Topunu tüfeyinide attın, eşeğimi öldürdün. şimdide şimşekleri çaktırımış, ışığınla  benimi  arıyorsun? Boşuna uğraşma beni bulamazsın.
Nihat DEMİREL


KABIZLIK NOTU
Yatılı kurumda Baarsaklarından problemi olan cocuk, kabızlıktan dolayı  hastadır. Düzenli tedavisi devam etmektedir. Akşam mesayi bitiminde  sağlıkcı , nöbetci memuru bilgilendirir. Çocuğun, kakasının kan ve katılılık oranına göre, tedavi olması gerektiğinden, not tutulması istenir.
 Nöbetci memur notunu tutar,  yanlış anlaşılmasın düşüncesiyle, notu sağlıkcıya vermez kendisinde hatıra kalır. 
Tutulan not, aynen şöyledir;  
---Ercan seyrek; kakasını yapmıştır, 
---Rengi sarıdır ve katırdır. 
---Kanı yoktur, kokusu çoktur.
Nihat DEMİREL 

AZERİ  VE  KÜRT HAKİM HUZURUNDA 
Kürt ile azeri kavga yapar, mahkemelik olurlar. Hakimin huzuruna çıkarlar.
- Hakim “Önce azeriye, anlat bakalım evladım” der?
--Azeri: hakimin kulağına fısıldar ” Hekim bey; bende var beş yüz, al bunları cüzdana diz, ben burdan vız, kalın kürtle bereber siz”.
---Hakim sert bir ifadeyle; tamam sen çık, evladım anladım der . Kürd'e; sen anlat evladım der.
--Kürt :”Hekim bey ;ben ne anlatayım? Ben bu işten bişe anlamamıştır. Bu ne diyor böyle? Al beşyüz, cüzdana diz, sorada ben burdan vız .Kalın kürtle siz. O zaman nolur hakim bey biliyorsun?
--Hakim : Nolur evladım?
--Eğer siz parayı cüzdana diz, ailece eşkıya oluyor biz,  dağlardan indiremezsiniz siz. 
Nihat DEMİREL


KAYSERİLİ VE OĞLU
 Oğlu Kayserili babasından para ister: 
-"Baba 500 bin lira verir misin?" Kayserili : 
-"400 bin mi dedin? Ne yapcan lan 300 bini. 200 bin neyine yetmiyor. Al sana 100 bin  der ve çıkartır 50 bin lira verir. 
-"Bunun üzerine oğlu pişkin pişkin güler: 
-"Baba bana zaten 50 bin lira lazımdı" Kayserili : 
-"Bak keratayaaaa, sahte para vermesem kazıklayacaktı beni.
Nihat DEMİREL


KARADENİZLİ 
Karadenizden asil bir bey, hemşerilerinin bağırarak konuşmasından , vurdum kırdım gibi ,kuru sıkı  laflarından bıkmıştır: Türkiyenin neresine gitse bu tür insanlarla karşılaşmış,bunların yüzünden,vatanı terk etme kararı almış ve  çin devletine yerleşmiştir. Karadenizli Bey, parkta otururken ,yanına topallıyarak bir adam gelmiş ve oturmuş....Bizim karadenizli Bey, ingilizce sormuş? 
----Beyefendi nerelisiniz?...
----Topal laz  bağırarak;  Ha penmuuuu? pen karadenizliyum daaaaa.....!!! siz nerelusunuz? der, demez, bizim kara denizli kendi kendine söylenmeye başlamış.Tüüüü allah belanızı versin. Burayadamı gelmişsiniz .Topalınız, çine geldiğine göre, sağlamınız kim bilir dünyanın neresine gitmiştir. 
Nihat DEMİREL 



AT NALI
Karslı karı koca yolda giderken at nalı bulurlar.
Başlarlar hayal kurmaya.
--Adam ; Hanım ilerde bir tane atımız olur.Bu nalı ayağına çaktırır, bir tanede araba alırız.Sonra otumuzu samanımızı güzel bir taşırız.
--Karısıda bir hevesle adama;
--Bey; otu samanı taşıdıktan sonra da, akşam babamlara gideriz.
--Adam elinde bulunan kamçıyı  bir hışımla hanımına bir iki sallar " körmüsün sen? Nasıl gideceksin? atlar terlemiş görmüyormusun?...
Nihat DEMİREL

GAVAT VAR
Bir Erzurumlu ile bir Karslı, şehirlerinin üstünlüğünü ispatlamaya çalışıyorlardı.
--Karslı: Bizde kale ve anı harabeleri, müzeler var. Her yıl turistler gelir. Adım atacak yer olmaz o kadar kalabalık olur kars.
--Dadaş dayanamayıp cevaplar "Di get" Ola Kars nedirki? Erzurumda Kars'ın nüfüsu gadar gavat var!..
Nihat DEMİREL 

AYNA...
Tarihte ilk kez Kars'a ayna gitmiş.Adamın biri aynayı görüp eline almış.Daha önce hiç kendini görmediği için ölen kardeşine benzetmiş karşısındakini. 
Adam: Ey gidi gardaşımm. Seni bi daha görmek nasipte varmış. Aynayı eve götürüp sarılıp uyumuş . Karısı bakmış adam bişeye sarılıp uyuyor,aynaya bakmış bir kadın allah belanızı vereee. Bu karıda kim. Maymun suratlı garıyada benzese diyerek, feryat figan evden çıkar, kadı efendiye gider. 
-Kadı aynaya bakar ve şöyle der: 
-Ya bu tipsiz, karıdan çok GEVAT'a benziyor.))
Nihat DEMİREL

ATIN İNTİKAMI 
Adamın biri işsiz güçsüz dolaşırken bir filim çekimine raslamış. sette bir adama ihtiyac varmiş, oynarmisin diye sorduklarinda, hemen kabul etmiş ve  filmin adını sormuş? atını seven kovboy demişler.Adam  kabul etmiş. sahneler çekilmiş , parasını almış sevinerek gitmiş. Bir süre sonra tekrar cağırmışlar filmin ikinci bölümü çekilecek oynarmısın diye. .Adam yine kabul etmiş ,çünkü parasız ve zor durumdaymış. Adam; filmin adı nedir diye sormuş?Atin intikamı.
Nihat DEMİREL 

BENİM KOCAM ALDATMAZ
 Uluslararasi araştırması yapan sosyolog, dünyanin çesitli ülkelerinde kadinlara bir soru sormus.
-Kocanizi baska bir kadinla yakalarsaniz ne yaparsiniz??? 
Soruya ülkelere göre verilen yanitlar ise söyle olmus:
-Isveçli : Neyimi begenmedigini sorarim.
-Rus : Evi terk ederim.
-Fransiz : Sesimi çıkarmam, sevgilime gider beni teselli etmesini isterim.
-Italyan : Kadını vururum.
-Ispanyol: Kocami vururum.
-Yunanli : Her ikisini de vururum.
-Türk : Benim kocam yapmaz!
Nihat DEMİREL


BEN NE YAPAYIM
Nadas zamanı , evin küçük çocuğu tarlada çalışan babası, abisi ve diğer ırgatlara  yemek götürmek üzere, eşeğini hazırlar... Tam o zaman komşularını köpeyi ,eşeğe havlar... Eşek ürker ve yemek yere dökülür... Yeniden yemek pişirilir ve aynı eşekle tekrar tarlaya gitmek üzere yola çıkar. Yemekler gecikmiş, tarlada çalışanlar aç susuz yemeği beklemekteler... Nihayet tarlaya yemekler gelir.... Baba çok kızgın bir halde çocuğun üzerine yürüdüğü sırada, çocuk bir an; “Dur baba,  az müsade et anlatayım  ; Farzedelim ki sen bizim eşek... ağabeyimde  Salihlerin itidir.. ağabeyim havladı  sen ürktün, yemekler döküldü, ben ne yapım baba söylermisin ?”
 Nihat DEMİREL

BEDAVA
Uyanığın biri etrafa göz gezdirirken, gözü lokantada bir tabelaya takılmış. Tabelada; ye iç bedava, hesabını torunun ödesin yazıyomuş. 
--Uyanık dalmış içeri, yemiş içmiş, yan masayada ısmarlamış. Tam kalkarken garson önüne hesabı uzatmış. 
--Uyanık: tabelada ye iç bedava yazıyor  kardeşim demiş. 
--Garson ; başka ne yazıyor? iyi oku demiş ?
--Uyanık: hesabı torunun ödesin'de  yazıyor demiş. 
--Garson: Aferim şimdi anladın, bu senin dedenin hesabıdır.Sende onun tornusun, öde şimdi hesabı.
Nihat DEMİREL

BALIKLAR TAZEMİ
Kumkapı'da bir balıkçı bağırıyor: 
Bu balık canlı balık.Balığa gel balığa... 
Yaşlı bir teyze,yaklaşarak sorar? 
Evladım balıkların taze mi? 
Canlı balık, abla kıpır kıpır canlı balık.... 
Evladım balıklar taze mi dedim? 
Teyze, canlı diyoruz ya işte!.. 
Aaaa  evladım, ben de canlıyım, ama taze miyim.
Nihat DEMİREL


BALKONDAN BAKIYORDU
Karı ve koca tatil günü evde televizyon seyretmekten sıkılmış, yatak odasına geçmeye karar vermişler.... Ama ne mümkün 7yaşındaki oğlan evde. 
- ''Oğlum, hadi biraz sokağa çık, gez, oyna''. 
- ''Ihhhhh''. Israr faydasız. Afacanın sokakta gözü yoktur.
- ''Öyleyse, annenle ben odamıza geçelim, sen de balkona git. Etrafta neler olup bitiyor, yuksek sesle bize rapor et''.
Oğlan biraz mızıklanmakla birlikte çaresiz balkona çıkar. Bizimkiler'de yatağa. Ve afacan canlı yayına başlar; 
- ''Şu an bizim sitenin otoparkına yabancı bir araç park etti. Şimdi de Aygaz arabası sokağa giriş yaptı. Yaşlı bir kadın markete giriyor.
''.Kısa bir sessizlik...Ve rapora devam; 
- ''Yan komşumuz Ahmet Bey amcayla karısı Necla teyze yatak odasında sevişiyorlar''. Yataktakiler şok vaziyette.
Baba sesleniyor; 
- ''Oğlum, nereden çıkardın şimdi bunu''..
- ''Hiiiiçç. Küçük kızları Ayşe balkonda dikiliyor'da''..
Nihat DEMİREL
 

DAYI AYI OLDUKTAN SONRA
Elazığda, beyler selamlık dediğimiz bir yerde oturur, uzun kış gecelerinde kahve içip, sohbet ederek, soğuk geceleri sıcak ederlerdi.Gene böyle bir günde, aniden kapı çalınır, içeriye yaşlı eli ayağı soğuktan donmuş birisi girer. Hemen mangalın yanına gelir ve üşümüşlüğün vermiş olduğu bir telaşla, mangala öyle bir üflerki, mangaldan yükselen küller, beyleri küle boğar. Mangalın külleriyle ,boğulan beylerden biri, beyliğin vermiş olduğu nazik bir ifadeyle:
“Dayı hoş geldin, sorması ayıp sen nerelisin?”
Yaptığı ayıbın farkında olan yaşlı adam: “Bey efendi; dayı ayı olduktan sonra, nereli olduğu neye lazım.” der ve kendisini affettirir.
Nihat DEMİREL

 BU ORDUDA TEK ESKER BENMİYİM
 Çavuş imtihanına giren karslıya kumandan sorar;
-Oğlum düşman sağdan geldi,ne yaparsın?
-Ateş açaram kumandanım.
-Soldan geldi ne yaparsın?
-Ateş açaram kumandanım.
-Arkadan geldi ne yaparsın?
-Ateş açaram kumandanım.
-Peki yukarıdan hava taarruzu geliyor,ne yaparsın?
-Kumandanım ; Kıyamet benim başımdamı kopmuş?
Bu orduda benden başka asker yokmu?
Nihat DEMİREL


BOKU YEDİK 
İkinci DünyaSavaşında, iki Yahudi Almanlara esir olmuştur. Bunlardan biri,diğerine,kendilerine ne yapacaklarını sorar. Oda başlar anlatmaya. 2 ihtimal var ,ya bizi öldürürler, yâda esir kampına yollarlar. Öldürürlerse sorun yok,kampa gidersek 2 ihtimal var, ya kurşuna diziliriz, yada gaz odasında öldürülürüz. Kurşuna dizilirsek sorun yok, gaz odasına gidersek 2 ihtimal var, bizden ya sabun yaparlar, yâda kâğıt. Sabun yaparlarsa sorun yok. kâğıt yaparlarsa, 2 ihtimal var. ya gazete kâğıdı oluruz,yâda tuvalet kâğıdı. Gazete kâğıdı olursak, sorun yok.Tuvalet kâğıdı olursak, işte o zaman boku yedik der.  
 Nihat DEMİREL

  BU NE BİÇİM İŞTİ?
Ölen birisinin kırkını veriyorlardı. Etli yemek, pilav, çorba derken sıra çay servisine geldi. Hacısı, hocası, çoluk çocuk hepsi orda. Servis yapanlardan alkolik biri, cebinden kanyak şişesini çıkarır ve çay bardaklarına döker. Bir, iki, üç derken keyiflenen cemaat, ölü yerini meyhaneye çevirirler. 
--Oy aman bu ne işti? 
--Ahvalımız çoğ değişti. 
--İçtiğimiz kanyak imiş,
--Yer gök hemen değişti.”
Nihat DEMİREL

BİZİM FAHRETTİN
Köy kavgasında Fahrettin bir kişiyi öldürür, birkaç kişiyide yaralar. Fahrettin’in babası Ardahan’a gelir ve Aslan adında ki arzuhalciye dilekçe yazdırmak ister. 
--“Aslan bey, bizim Fahrettin bir kişiyi öldürmüş, bir kişinin kolunu bacağını kırmış, birininde gözünü çıkarmış. Ceza verellermi acaba diye sorar? 
--Aslan bey: Bey amca anasını bile ağlatırlar, şaşar galarsan...
 Nihat DEMİREL

ÇİRKİN 
Nasreddin Hoca kadınların kapalı olduğu dönemde görücü ile evlenmiş. Karısının yüzünü ilk defa zivaf gecesi duvağını açınca görmüş. Birden bire kadının çok çirkin olduğunu gören Hoca şok olmuş ne yapacağını şaşırmış, evlendiğine bin pişman olmuş, ama yapacak bir şeyi olmadığından alelacele elektriği söndürmüş ve yatmış... sabahleyin erken kalkıp acele acele giyinip bir an evvel kendini evden dışan atmaya çalışan Hoca'ya bir günlük çirkin karısı hocam, bu evde kimler var kimler yok bugün senin akrabaların tebrike, hayırlı olsuna geleceklermiş. Ben yüzümü , kime göstereyim, kime göstermeyeyim bana söyle bende ona göre hareket edeyim" diye sorunca, Hoca da hanımına: “Aman!, aman! sen yüzünü bana gösterme de kime gösterirsen göster" demiş.
Nihat DEMİREL
 

DOST BELE GÜNDE BELLİ OLAR
Sabahın ilk ışıklarında içki masasından dönen bir Karslı, kafayı bulduktan sonra arkadaş ve dostlarını ziyaret etmeye başlar.
Her gittiği yerde yüz bulmayan sarhoş, nihayet bir çöplüğe düşer ve orada sızar. Bu arada çöplükte yiyecek arayan bir köpek, sarhoşun ağzının kenarında kalan kusmuk parçacıklarını yalamaya başlar… 
Sarhoş yarı uyanık yarı uykudadır.Ağzını yüzünü yalayan köpeğe;
-”Sil gardaş sil dost düşman böyle günde belli olur” .
Nihat DEMİREL

DİLSİZ
Dilsizin biri, hemoroit  alanında çok başarılı olduğu söylenen bir doktora gitmiş.
--Doktor dilsize: ’’İşaret diliyle hemen soyun ve hazırlan’’ demiş.
--Dilsiz utana sıkıla soyunmuş.
--Doktor : ’’Şimdi arkanızı bana dogru dönün ve iyice eğilin ’’.
--Dilsiz dönmüş arkasını doktora ve öne dogru iyice egilmiş, en hassas bölgesinde, öylesine bir acı duymuş ki, can acısıyla ’’Aaaaa!’’ diye bağırmış.
--Doktor: ’’Aferim çok güzel oldu’’ demiş. ’’Artık giyinebilirsiniz. "A" demesini öğrendin. Yarında gel, sana  "B" demesini ögretecem ’’.
Nihat DEMİREL


DELİMİSİN
Adam barda gördüğü güzel bayanla konuşmanın yollarını arıyordu. Sonunda cesaretini toplayarak kıza yaklaştı.
- "Biraz konuşabilir miyiz, acaba?" dedi. Kız birden 
haykırdı: 
"Terbiyesiz! Ben senin bildiğin kızlardan değilim!"
Adam utancından yerin dibine girmişti. Herkes ona bakıyordu. Gitti ve masasına oturdu. Bir süre sonra kız ona yaklaştı. Gülümseyerek,
- "Az önceki olay için 
özür dilerim. Ben psikoloji öğrencisiyim ve utandırıcı durumlarda insanların nasıl davrandiklarını inceliyordum..." dedi...
Adam avaz avaz bağırarak cevap verdi:
- "Nee? Gecesi 200 dolar mı? Deli misin sen?
Nihat DEMİREL

KİRVE O PİS GANDI
Ejder, yıllar önce  Kars  İstiklal-i Milli  (Atatürk)  caddesine dikilen ağaçları koruması için belediye tarafından vazifelendirilir. Yıllarca bu görevi yapıp, ayrıldıktan sonra, eline çantasını alarak, han, han ,dolaşıp köylüleri tıraş etmeye başlar. Bir gün kapan mevkiinde Terzi Müstecep diye anılan bir
esnafın dükkanı önünde tıraş olmayı isteyen dört köylüyü yan yana oturtarak traş hazırlığına başlar... köylüler kaçmasın diye de bir anda hepsinin yüzünü sabunlar ve tıraşa başlar. Bir, iki, üç derken sıra dördüncüye geldiğinde Ustura körlenmiş olacak ki adamın yüzünü derinden keser. Kanların aktığını gören köylü telaşa kapılır; “Ejder kirva sen ne ettin böyle? der. Soğuk kanlılığını koruyan Ejder; “Korkma kirve korkma,kanın bozulmuş, o pis gandır birazdan keser”
 Nihat DEMİREL


DAMADIN YEMİNİ 
Kilisede dügünün başlamasına cok az zaman var. Damat rahibin yanina yaklaşıp fısıldar: 
- "Bakin. Size verecegim 100 dolar karşiliginda evlilik yeminimizde birtakim degişiklikler yapmanizi istiyorum.. Hani şu bana soracaginiz 'Sonsuza dek seveceginize, koruyacaginiza,  sadik kalacaginiza yemin ediyor musunuz?' kismi var ya, onu metinden cikarmanizi istiyorum." 
Rahip gulumseyerek basini sallar ve damat rahibin avucuna $100 sıkıştırır iceri doner. Ve dügün başlar, herkes yerini alir, gelin ve damat rahibin önünde buluşur ve yeminler okunmaya başlanır.
Sıra damadın yeminine gelince damadın gözleri hain hain parlar ve rahip damada sorar:
- "Eşinizin daima bir adım gerisinden yürüyeceginize, her emrini ve dileğini yerine getireceginize, her sabah kahvaltısını hazırlayip ayağına kadar gotüreceğinize, ve ikiniz de yaşadiğiniz sürece başka kadınlara yan gözle bile bakmayacağınıza yemin ediyor musunuz...?" 
Tabi damadın bu beklenmedik iş karşısında göçzleri faltaşı gibi açılır. Sağa sola bakar, bir yutkunur.. ve kısık bir sesle: 
- "E..eee.. evet efendim" 
Ama tören sona erdikten sonra damat hışımla rahibin karşısına dikilir: 
- "Bir anlaşma yaptığımızı sanıyordum!!!!" 
Rahip gülümseyerek cevaplar: 
- "Eşiniz daha iyi para verdi.." 
Nihat DEMİREL

EN AKILLI DELİ
Bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına çağırmışlar ve "seni en akıllı seçiyoruz" demişler. Doktorlardan biri: "Peki kurtardığın arkadaşını çağırda sana teşekkür etsin" demiş. Deli: "Gelemez ki!" Doktor: "Neden gelemezmiş?" Deli: "Çünkü kuruması için onu astım!"
Nihat DEMİREL

EVDEKİ PAZAR
Kulakları duymayan bir adam hastanede yatan bir arkadaşını ziyarete gitmek istemiş.Düşünmüş ben ne sorarım, o ne cevap verir, diye.Klasik cevaplara göre konuşmayı tasarlamış, cümlelerini zihninde hazırlamış."Nasılsınız" derim, o da "İyiyim" der.Bende,"Oooh ne güzel" der, devam ederim.Hastaneye gidip arkadaşının başucuna varmış. -Nasılsın, iyi misin? 
-Ölüyorum. 
-Oooh, ooh ne iyi.Ne ilaç veriyorlar? 
-Zehir. 
-O ilaç çok iyidir.Doktorun kim? 
-Azrail. 
-Ondan iyi doktor yoktur.
Nihat DEMİREL


EBE VE MUHTAR
Köye yeni tayin olan ebeyi gözüne kestiren muhtar, çeşitli yöntemlerden sonra köyün ormanı içinde bir gezintiye ikna eder. Ormanı gören ebey hayranlıkla ""Bu ormanı bu kadar güzel nasıl koruyorsunuz, hiç zarar veren yok mu?"" diye sorar. Muhtar gayet emin bir şekilde ""Siz ne diyorsunuz ebe hanım, bu orman benim korumam altındadır. Buradan bir yaprak koparanı *fena yaparım"" der. Bunu duyan ebe, bir müddet sonra ağaçtan bir dal koparır ve muhtar, bunun üzerine ebeyi oracıkta yapar. Bir müddet sonra ebe bir dal daha koparır ve muhtar birkez daha ilgilenir. Derken üçüncü kez bir dal daha koparan ebe, yine yakın ilgi görür. Bir müddet daha yürüdükten sonra ebe, bir dal daha koparır. Muhtar bitkin bir halde seslenir:
-Ebe hanım, buradan ötesi zaten orman işletmesine ait. istediğin kadar koparabilirsin..."
Nihat DEMİREL  


GAYNIM GİLE GEDİREM
 Erzurumlu kadın trafik ışıklarına aldırış etmeden karşıdan karşıya geçmiş.Bunu gören trafik polisi kırmızı ışıkta geçmesini engellemek için;
-Hooop teyze nereye gidiyorsun?
-Kadın; sane ne kocamdan izin aldım gaynım gile gidirem.
Nihat DEMİREL 
 

 
HOCA 
Hoca bir gün camide vaaz verirmiş... 
--Cemaat. Bu uşaklarınızın hali nedir böyle... Bunların sahibi yokmu .Götünü başı açmış  dar pantolonla dolaşıyorlar. 
--Cemaatten biri daha fazla dayanamamış.Cevap vermiş.
--Hoca Senin torununda öyle giymiş dolaşıyor baksana?.. 
--Hoca lafın altında galammış  tabi.. 
--Evet doğru .Ammada  yakışıyor köpek oğlunun  gızına canım".
Nihat DEMİREL

 
 
 HALİKOPTER YUMURTASI
 Doğu Anadolu'da, operasyondaki askere yiyecek taşıyan askeri helikopter, kuş uçmaz kervan geçmez bir mezraya inmiş. Köylüler kaçışırken, helikopterden inen komutan birini çağırarak sormuş;
- Niye kaçtınız? 
- Komutan, aha şu kuştan korkmuşuzdur. 
- Yahu, o kuş değil, helikopter! Komutan köylüleri helikopterin yanına getirmiş ve incelemeye başlamışlar. Helikopterdeki askerlere emir veren komutan, malzemeler arasında bulunan portakallardan dağıtmasını istemiş. Mezradakiler, ilk kez gördükleri portakalı ellerine almışlar, koklamışlar ama ne olduğunu anlamamışlar. 
Köylülerden biri arkadaşına sormuş: 
- Ula bu nedir? 
Diğer köylü bir bilgiç edasında cevap vermiş: 
- Tüh cahil..O helikopter yumurtasıdır hiçimi görmedin?
Nihat DEMİREL
 

KARSTA TÜKETİLEN AKARYAKIT
Bakanlıktan millieğitim müdürlüğüne yazı gelmiştir.Yazıda kulanılan yakıtın cinsi, miktarı, kalorisi ve karbon oranı istenmektedir.Fakat karsta yakıt olarak tezek yakıldığı için bakanlığın kendileriyle alay edildiyini düşünerek, müdür yazıyı alaycı bir tavırla cevaplar.
--Kullandığımız yakıtın miktarı yüz tondur 
--Türü tezektir.
--Kalorisi azdır.
--Dumanı çoktur,
--kokusu yoktur.
--Ham maddesi boktur.
Nihat DEMİREL


KELBAYI EMİ 
Karstan Iğdıra atıyla yolculuk yapan Kelbayı emi gece karanlık çökünce Aktaşta bir Han'a iner Ertesi günkü yoğun işlerini tamamlamak için erken kalkması gerektiği içi hancıya: 
-Oğlum beni seherde kaldır ığdırae kuşlukta yetişmeliyim Olur kalbayı emi sen hiç merak etme. Kalbayı emi yol yorgunudur, bu nedenle odasında yatan Keşiş'ın farkına varmadan kendini yatağa atar ve derhal derin bir uykuya dalar. Sabah şafak sökmeden hancı gelir ve  Kalbayı emiyi uyandırır. Uyku sersemliğiyle, yanında yatan keşişin'ın yere düşmüş bulunan takkesini başına geçiren kalbayıemi tuvalete gider. Aynanın karşısına geçince karşısındaki şekli görüp : -Ey vah eşek oğlu eşek meni kaldıracağına keşişi galdırmış..!
Nihat DEMİREL

KALBİNİZİ BOZMAYIN 
Mardin' de eski eser bir kilise de temel kazan 3 amele bir küp altın bulurlar. Hemen küpü bir kenarda sayarak saklarlar. Küpten 10-15 kadar altını alıp, iki amele hem altınların ıleğerini anlamak hem de satıp parasını almak için şehregiderler. Geride kalan kişiye de; Sen de biz gelene kadar yemek pişir! derler. Şehirde altınlan satıp parayı alan iki amele; - Biz bu altınlan neden üçe bölelim, arkadaşımız Ali'yi ölürelim ve altınları ikiye ' taksim edelim! derler. Ellerine iki sopa alır inşaata gelir Ali'ye hücum eder ve öldürürler. Daha sonra Ali'nin 'yaptığı yemeğin başına geçip tıka basa doyana kadar yerler. Ancak Ali de bu iki arkadaşını öldürüp, altınlar sadece kendisine kalsın diye yemeğe fare zehiri karıştırınıştır. Böylece bu iki kişide zehirlenip ölür. Oradan geçen temiz kalpli bir kişi üç ölüyü ve bir küp altını görünce, altınları alıp yoluna devam eder.
Nihat DEMİREL 


KÖR TOPAL SAĞIR
Kumarın yasak olduğu devirde, bir kör, bir topal, bir sağır ve bir de sağlam vatandaş gizlice kumaroynamaya  başlarlar.
--Sağır olan arkadaşlarına dönüp: “Bir dakika arkadaşlar. Susun, bir ses duydum” 
--Hemen kör el yordamıyla pencereyi bulur ve dışarıya bakarak: “ Arkadaşlar, basıldık. geliyorlar, geliyorlar toplanın”
” Topal eyvah arkadaşlar: “Öyle ise kalkın kaçalım, yoksa bizi yakalıyacaklar”
Nihat DEMİREL

KAHRAMAN ER 
 Erler sabah yoklamasındadır. Çavuş içlerinden birine sorar? 
- Söyle bakalım nerelisin ? 
- Maraşılıyım komutanım.. 
Çavuş sinirleniyor ve askere okkalı bir tokat atıyor. Ardından  tekrar
soruyor? 
- Bir daha söyle bakalım nerelisin ? 
- Maraşlıyım komutanım.. 
Çavuş bu sefer iyice hiddetleniyor ve askere okkalı bir tokat daha atar.
Ardından tekrar sorar ? 
- Sana son defa soruyorum, nerelisin ? 
- Kahraman maraşlıyım komutanım.. 
- Ha şmdi oldu der ve  çavuş yanıdakine sorar, 
- Oğlum sen nerelisin ? 
- Kahraman sinopluyum komutanım ! 
Nihat DEMİR

KAZIK
Kasabada ölü soyuculuğu yapan Şaban adında bir adam varmış. Şaban o gün ölen ölülerin gece mezarını açar, ölülerin ağzındaki altın dişleri kerpeten ile çeker ve ölüleri soyarmış. Nihayet ölü soyucusu Şaban günün birinde ölmüş. Şaban'ın askerden yeni gelen oğlu Veysel ise kasabada nereye gitse (kahveye, çarşıya, pazara gibi) ahali tarafından kötü karşılamyor ve bu ölü soyucusu Şaban'ın oğlu deyip babasına küfürler ediyorlarmış. Bu her yerde babasının aleyhinde olan ağır konuşmalar ve küfürler Veysel'i çok rahatsız ediyormuş ve ağrına gidiyormuş. Veysel düşünmüş, taşınmış ve babama küfredeıılere, ben öyle bir şey yapacağım ki bu insanlar babama rahmet okuyacaklar diye kendisi de ölü soyuculuğuna başlamış. Veysel babası gibi altın dişlerini soyduğu ölülerin bir de kıçlarına kazık çakmaya başlamış. Bunu gören ahali "Bu Veysel'in RAHMETLİK BABAS'ı Şaban ölü soyarda ama kazık çakmazdı" diye Şaban'ı rahmetle anmışlar. Veysel de bu durumdan mutlu olmuş.
 Nihat DEMİREL

KOMUTAN
 Komutan dersanede askerlere sırayla soru sorar. Haso evladım vatan nedir? Haso  bilemez  ve susar. otur vatan hayini der. sıra memoya gelir, memo sen söyle bakalım vatan nedir? Vallahi komutanım;  vatan anamızdır der. komutan aferim oğlum der. Bu sefer Ahmede sorar, vatan nedir Ahmet der. kumutanın; vatan varya, vatan ; vatan, memonun anasıdır. 
Nihat DEMİREL


KALAYCI 
Hayatı boyunca çok sıkıntılar çeken adamın biri 7 yaşındaki oğlunu yanına alıp akıl damşmak için peygambere gitmiş. Adam peygambere; "Efendim, ben çok sıkıntılar çektim, aynı sıkıntıları oğlumun çekmesini istemiyorum, ben oğlumu hangi mesleğe koyayım ki zengin olsun, sıkıntı çekmesin" diye sormuş. Peygamber de adamı dinledikten sonra, "Oğlunu kuyumcu işine koy, orada yetişir ve çok zengin olur" demiş. Bu nasihatten sonra oğlunu yanına alıp evine dönerken yol üzerinde kalaycı dükkam olan bir arkadaşına uğramış. Kalaycı arkadaşına da durumu anlatmış. Hiç çocuğu olmayan ve yaşı 55 olan kalaycı arkadaşı adamı dinledikten sonra; "Sen eğer istersen bu çocuğu benim yamma ver, çünkü ben bu mesleği en fazla 10 sene daha yaparım. Bu dönemde oğlun bu mesleği iyice öğrenir ve benden işi ve dükkam devralır. Bu iş karlı bir iştir, oğlun zengin olur, çok para kazanır" demiş. Adam çocuğu kalaycının yanına vermiş. Gerçekten de çocuk zaman içinde çok zengin olmuş. Oğlu çok zengin olduktan sonra adam oğlunu da alıp peygambere ziyarete gitmiş. Peygambere; "Oğlumu kuyumculuğa değil, kalaycılığa koydum, çok zengin oldu" demiş. Peygamberde; "Bu çocuk kuyumcu işinde de zengin olacaktı, kalaycılık yapmakla elinin yüzünün karası yanına kar kaldı" demiş.
Nihat DEMİREL 

KETE
Karslı  tarlada çalışırken ,işin son günü hanımına; hanım  iyi bir kete pişir yarın işin son günüdür, çayırda  yeriz. Hanımı keteyi pişirir, arabaya koyar ve yola koyulurlar. Ne yazıkki, kete yolda düşmüştür. karslı çok üzülür ,keteyi yolda aramaya başlar.Onu gören köylüsü amca hayırdır ne kaybettin? Oğul, hanım kete yapmıştı, tarlada yiyecektik düşmüş onu arıyorum . Boşver amca bulamazsın,keteyi belkide köpekler  bulmuş yemiştir boşuna arama. Olurmu evladım, keteyi  ya bir kürt bulursa, suya doğrar yerse yazık olmazmı?
Nihat DEMİREL.

KARSLI CEHENNEMDE
Cehenemde; sivaslıları, lazları, karslıları, ayrı ayrı kazanda kaynatıyorlarmış. Birgün sorgu melikeleri  cehenemi denetlemeye gelmiş.Her kazanın başında bir zebani elindede kalın bir sopa bekliyormuş,melike  sormuş:zebaniler neden bekliyorlar  kazanların başında, görevli başlamış anlatmaya;kazanın içindekiler birbirinin sırtına binip, dışarı kaçıyorlar. zabanilerde elindeki sopayla, kafalarına vuruyor içeri düşüyorlar der. Melike bir bakar karslıların kazanının başında zebani yok. Hemen görevliye sorar karslılara niye zebani koymadınız?  Görevli; onlara gerek yok efendim der.  Görevli ;onlar kazandan çıkanı kendileri aşağıya çekiyor, zabaniye gerek yok efendim. 
Nihat DEMİREL

KELİME-İ ŞAADET
Yıl 1976-78, görüş ayrılıkları ve şiddet başını almış gidiyor. İnsanlar ve şehirler birbirine düşman.
Kars aşırı solcuların, Erzurum ise aşırı sağcıların kontrolünde.Gelip geçen otobüsler gençlerin denetiminde.Erzurumluya göre Karslı gençler komünist ve dinsiz. Karslılara göre de Erzurumlular faşistti. 
Bir gün Karslı gençlerin bulunduğu bir otobüs, Erzurumlu gençler tarafından durdurulur; “Kars’ın komünistleri, Kars’ın dinsizleri inin aşağı” derler ve gençleri indirerek imtihan etmek isterler. 
Erzurumlu gençlerden birisi Karslı bir gence dönerek;
- Olan kelime-i şahadet getir .! der. Karslı bir solukta söyler..Soruyu soran Erzurumlu, söyleyeni şaşkınlıkla dinler ve yanında bulunan arkadaşına; 
- Selehettin hele Resul emmime sor , bu kominist doğru mu okuyor. yoksa yalniş mı? 
Selahatt cevap verir; 
-Abi öyle hızlı okuduki, aklımda bile tutamadım.
Nihat DEMİREL


KAPLUMBAĞAYI İLK DEFA GÖREN KÜRT
Kaplumbağayı İlk Kez Gören dağ köylerde yaşayan bir aşiret grubu,ağustoz sıcağında bir yere varmışlar. Yol kenarında bir kaplumbağaya raslamışlar. Köylerinde ve çevrelerinde hiç kaplumbağa görmeyen köylüler kaplumbağanın ne olduğunu da bilmiyorlarmış. Kaplumbağayı gören köylülerden biri, diğerine kaplumbağayı göstererek; 
Oro hele geliyor, gaza bakıyor
Vallahi bu gaz yavrusudur lo. 
Vallahi bu, ne kazdır, ne kaz yavrusudur... 
Bu kafesteki bülbüldür, dünyayı seyrediyordur.
 Nihat DEMİREL

 KAÇ “R” 
Yıl 1959... Fahrettin Yeni dünya ile Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesinin kayıt bürosunun kuyruğuna girmiştik. Ben (Erozl Özaydın) Alman Fizyolojisine, Fahrettin ise Coğrafya Fakültesine kayıt yaptıracaktık. Sıra bana geldi, formu doldurup sekretere verdim. Yan tarafta Fahrettin’in kaydının bitmesini bekliyordum. Bir baktım ki Fahrettinin, kaydını yapan sekreterle bir diyaloğa girmiş. Sekreter hanım Fahrettin’e; “Adınız, baba adınız, doğum tarihiniz... Sıra mahalle adına geldiğinde sekreter; “Mahallenizin adı ?” diye sorduğunda Fahrettin bir ara durakladı... biraz benden çekindi galiba... “Kiro” mu “Kırro”mu desin tereddüt etti. Ben hemen sekretere yaklaştım; “Hanımefendi “Kırro” dedim. Sekreter; “Kardeşim kaç tane “r” koyacağım?” Yedi tane hanımefendi, yedi tane; “Kırrrr-rrro...”
 Nihat DEMİREL

 

KARA SALİH`LERİN TAZI
Biçin zamanı (1) evin küçük çocuğu tarlada çalışan babası, abisi ve diğer ırgatlara kuşluk vakti yemek götürmek üzere eşeği hazırlar... tam o an komşularını tazısı eşeğe ürür... Eşek ürker ve yemeğin hepsi yere dökülür... Yeniden yemek pişirilir ve aynı eşekle tekrar tarlaya gitmek üzere yola çıkar. Yemekler gecikmiş, tarlada çalışanlar aç susuz yemeği beklemekteler... Nihayet tarlaya yemekler gelir.... Baba çok kızgın bir halde çocuğun üzerine yürüdüğü sırada çocuk bir an; “Dur baba bırak anlatayım; Farzedelim ki sen bizim eşek... ağabeyimde Kara Salihlerin tazı.. ağabeyim hürüdü (2) sen ürktün, yemekler döküldü, men ne yapem”
Nihat DEMİREL 
 

 

HELVA
 Köyün delikanlıları başsağlığı için gittiği evde, gelenlere helva dağıtılıyordu.  Çok kalabalık olduğu için her nasılsa helva seven bir delikanlıya helva vermeyi unutmuşlar. Delikanlı bir süre yutkunduktan sonra helvayı dağıtan gençlerden birisine bakarak ,söylenir. “elbet  benimde DEDEM   öler, bende sana  helva vermiyecem , yana yana gal, benim gibi.
 Nihat DEMİREL

 
HEÇ KİMSENİN HABERİ OLMAZ
Bir gün Fransız, İngiliz,Alman, israil, İranlı, Hollandalı ve Türk,iş adamları uçakta  gidiyorlarmış.Uçak İngiltere’nin üzerine geldiğinde, İngiliz şöyle bi aşağıya bakarak lafa girmiş: 
Arkadaşlar,burası benim memleketim İngiltere. Bizim biramız meşhurdur, şahane biralar üretiriz, içmeye doyamazsınız. Fransız dayanamaz lafa başlar: Bizim kızlarımız meşhurdur, öpmepye kıyamazsınız der .Alman içini çekerek: Bakın arkadaşlar; biz öyle arabalar üretirizki, binmeye kıyamazsınız der.. Hollandalı dayanamaz anlatır ; Arkadaşlar,dünyanın en güzel evlerini biz üretiriz. evlerimiz dünyaca meşhurdur der. israilli  bakın arkadaşlar; Biz istihbaratta  mucizeler yaratırız uçan sinekten dahi haberimiz olur der. İranlı ise  şöyle bi göz gezdirerek: bizim de halılarımız ipek ve yumşacıktır,dünyada  asla rakibimiz yoktur der.
Sıra  türke geliyor: Türkiyeden Namık kemal şöyle der: Bizim gençlerimiz çok meşhurdur . Alır Fransız’ın kızını, içer İngiliz’in birasını, atar Almanın arabasına, götürür hollandalının evine, iran halısının üzerinde, loş bir mum ışığında , evirir çevirir güzel bir sever. MOSSADIN  ruhu bile duymaz.
Nihat DEMİREL


HASRET
Uzun yıllar İstanbul'da bulunan bir Karslı, yolda giderken 36 Kars plakalı bir araba görür. Koşarak arabanın yanına gider ve başlar arabanın lastiğini delmeye. Olayı gören arabanın sahibi, koşarak bizimkinin yanına gelir ve kızarak bağırır:
-Ne yapıyorsun sen manyak?
Bizimki gayet sakin yanıtlar:
-Ne kızıyorsun be, hasretlenmişim, memleket havası alıyorum.
Nihat DEMİREL


HANİ ALKIŞ
Lazın biri, Kayserililerin olduğu bir uçağa biniyor. 
---Pilot anons yapıyor.; "Uçağımız düşmek üzeredir, gereksiz eşyalarınızı atınız"herkes eşyalarını attıyor.Bir anos daha.
---Pilot ; "Uçağımız düşmek üzere lütfen bütün eşyalarınızı atınız" bütün eşyaları atıyorlar.Bir anos daha geliyor. 
---Pilot ;  "uçağımızın altı düşmek üzeredir, herkes üst tavana tutunsun " uçağın altı düşüyor. ve son bir anos daha geliyor. 
---Pilot ; "aranızdan bir kişinin atlaması lazım, yoksa uçağımız yere çakılacaktır" diyor. herkesin gözü lazın üstündedir.
---Laz" tamam uşağum, ben atlayrum  hani alkış" daaa?....
Nihat DEMİREL

HURİ VE NURİ
Bir gün Mürteze emi camii nin yanınnan keçerken, aklına bişe takılar. oda merakını gidermeh için gaça gaça hocanın yanına gider -Selamun aleyklüm ay hoca.. 
- Aleyküm selam mürteze emi, hoşgeldin eyki sen camii ye geldin? Hayırdımı yoksa gıyamatmı goptu? 
- Ay hoca sana bir işim tüşüf? ikice soru sorajam çok merak elledim. 
- Sor Mürteze emi ne yapım bileremse diyerem. 
- Aaa hoca sende bilmesen heç kim bilmez. 
- Di sor görüm. 
- Hoca indi biz cennetdiy olsak bize üç tene Huri vereceyler doğrumu? 
- He eledi .
- Be arvadımız cennete getse ona ne verecekler? 
- Onada üç tene Nuri verekler 
- Bababababa 
- Beeee.. 
Mürteze emi cevabı aldıhtan sonra panik yapar eve gider. 
Evede bakarki karısı namaz kılıyor. Garıya bir tekme vurar garı  ağzı üstü yere tüşer namazı bırakır. 
-Karı: Ayyy mürteze delimi olufsan niye vurursan? 
- Gağ namaz mamaz gılma, men namusa tüşgün adamam. cennete gedif orosbumu olajan ....
Nihat DEMİREL

KAHRAMAN ER 
   Erler sabah yoklamasındadır. Çavuş içlerinden birine sorar? 
- Söyle bakalım nerelisin ? 
- Maraşılıyım komutanım.. 
 Çavuş sinirleniyor ve askere okkalı bir tokat atıyor. Ardından tekrar soruyor? 
- Bir daha söyle bakalım nerelisin ? 
- Maraşlıyım komutanım.. 
 Çavuş bu sefer iyice hiddetleniyor ve askere okkalı bir tokat daha atar.   Ardından  tekrar sorar ? 
- Sana son defa soruyorum, nerelisin ? 
- Kahraman maraşlıyım komutanım.. 
- Ha şmdi oldu der ve  çavuş yanıdakine sorar, 
- Oğlum sen nerelisin ? 
- Kahraman sinopluyum komutanım ! 
 Nihat DEMİREL

KÜRDÜN MALI 
Muş bulanıkta bir karslı balkonda oturup keyif yapmaya çalışırken bayağı hararetli ve iddialı bir ıslık duyar..kafasını kaldırıp yola doğru bakar,bakar ki kürt cılız,sakat 2-3 tane koyunu dereye suya götürmektedir..ama ıslığı ortalığı inim inim inletmektedir.Tam karslının  dayının önündern geçerken karslı dayanamaz bağırır. ''EY KÖPEK OĞLU NE BİÇİM ISLIK ÇALIYORSUN, MALINA GÖRE ISLIK ÇALSANA.. 
Nihat DEMİREL


LİSELİ 
imamhatip lisesinde teftiş yapan bir müfettiş sınıfa girer ders Kuran-i Kerim dirbir öğrenciyi kaldırarak ismini sorar öğrenci'fatih' diye cevap verir müfettiş peki öyleysefatiha suresini oku bakalım çoçuk sureyi okur.sıra başka bi öğrenciye gelmiştir müfettiş tekrar sorar'ismin ne çoçuğum' çoçuk cevap verir 'yasin ama arkadaşlar kısaca kevser der' 
Nihat DEMİREL

OKU YEDİK 
İkinciDünyaSavaşında, iki Yahudi Almanlara esir olmuştur. Bunlardan biri,diğerine,kendilerine ne yapacaklarını sorar. Oda başlar anlatmaya. 2 ihtimal var ,ya bizi öldürürler, yâda esir kampına yollarlar.Öldürürlerse sorun yok,kampa gidersek 2 ihtimal var, ya kurşuna diziliriz, yada gaz odasında öldürülürüz. Kurşuna dizilirsek sorun yok, gaz odasına gidersek 2 ihtimal var, bizden ya sabun yaparlar, yâda kâğıt. Sabun yaparlarsa sorun yok. kâğıt yaparlarsa, 2 ihtimal var. ya gazete kâğıdı oluruz,yâda tuvalet kâğıdı.Gazete kâğıdı olursak, sorun yok.Tuvalet kâğıdı olursak, işte o zaman boku yedik der.
Nihat DEMİREL.

O KİRAZMIYDI
Zeynep hala, doksan yaşlarında birisi... Rahatsız olduğu için yatağında istirahat ediyor. Birazda nazlanıyor. Konu- komşu toplanmış geçmiş olsuna gelmişler. Çocuklarından birisi elinde dört-beş kilo kiraz ile eve gelir. Kirazı yıkarlar ve ev halkı yemeğe başlar. İçlerinden birisi “Ay nene...! kalk sende kiraz ye” der. Ah oh çekmekte olan Zeynep hala yoğ ben yiyemiyecem der. Düşünür ki; “Benim payımı ayırırlar” ev halkı ise hiç oralık olmaz. Kirazı neredeyse bitirmek üzeredir. Kirazın bitmek üzere olduğunu gören Zeynep hala, yatağından kalkıp dikilerek oradakilere; “Kızlar o kiraz mı?” Bende sandım ki başka bir şeydir.
 Nihat DEMİREL
 

KAYSERİLİ
Padişah iki kayseriliye idam cezası verir,cellad bunları idam etmek için dar ağacının olduğu yere götürür cellad kayserilinin birine sorar “son dileğin nedir” kayserili cevap verir “anamı çok göresim geldi” cellat “tamam der sana anneni gösterecem”sıra öbür kayseriliye  gelir cellat sorar “senin son dileğin nedir” kayserili cevap verir “ona annesini göstermeyin”


OLSUN BEN YENİ DUYDUM
Erzurumlunun biri İstanbul’da bulunan ve daha önce tanıdığı bir arkadaşını dövmeye başlar. 
Arkadaşı; “Ya dur gardaş, beni niye dövüyorsun ? der. 
Erzurumlu : Sus ola kafir... sen ermeniymişsen, dedelerimizi keşmiş dedeleriniz.
Arkadaşı: Eee.. canım  kaç yıl önce olan bir olay deyince
Erzurumlu: Olsun, ben yeni duydum...
Nihat DEMİREL

O KAZIK AKLIMA GELMEDİ KADI EFENDİ !!!! 
Posoflu biri hırsızlık suçundan Kadı'nın karşısına çıkar. 
--KadI, adama sorar: oğlum hiç aklına gelmedimi yakalanacağın? Bak millet duyarda rezil olursun 
--Şimdi..geldi Kadi efendi, ama gönlüme sordum razı oldu.. 
--Kadı: Oğlum hiç aklına gelmedimi'ki atarlar seni zindana eşini  başkaları alır çoluk çocuğun perişan olur.. 
--Geldi Kadı efendi, gönlüme sordum razı oldu..
--Peki hiç aklına gelmedim iki, götürürler banide falakaya yatırırlar.. 
--Geldi Kadı efendi ama gönlüme sordum razı oldu... Kadı ne sorsa ne söylese adam her şeyi düşündüğünü, fakat gönlünün hepsine razı olduğunu söyler.. 
--Kadı, bakar ki adam ne nasihat an nede tehditten anlar gibi değil. Kadının sabrı taşar!! 
--Kadı adam bağırarak, "Öyleyse bunu götürün kaba bir kazık çakın üstüne oturtun!!!! Adam kazığı duyunca kemikleri titrer!! Döner kadıya 
- O KAZIK AKLIMA GELMEDİ KADI EFENDİ !!!! 
Nihat DEMİREL

OMUZUMA AT
Doğudan ağanın biri, hayatında ilk defa Ankara’ya gider. Yolda yürürken atkısı yerde  sürünmektedir. Bunu gören üniversiteli bir genç kibarca:
--“Pardon, Bey amca atkınız yerede sürünüyor” 
--Ağa hiç istifini bozmadan: “Onu yerden al, amcanın omzuna at ” 
Nihat DEMİREL

 ÖDÜNÇ
 Nasrettin Hoca evinde otururken komşusu kapıyı çalar, gelir. - "Hocam sizden bir ricam var bana yüz lira borç verir misin?" der. Hoca da; "Peki git şu karşıda duran yastığın altından al" der. Komşu yüz lirayı alır ve gider. Aradan yirmi gün geçer. Yine aynı komşu gelir ve hocadan bu seferde elli lira borç ister. Hoca da yıne; - "Yastığın altından al" der. Y astığın altına bakan komşu; - "Hocam burada bir şey yok ki alayım" deyince, hocada; - "Eskisini getirmedin ki yerinde bulasın" diye cevap verir. 

Nihat DEMİREL 


ÖĞRENCI VE PRAFOSOR 
Olay bir üniversitede profesör ve bir öğrenci arasında geçer. Öğrenci yemekhanede boş yer bulamadığı için profesörün yanına oturur.
Profesör bu durumu kabullenemez ve çocuğa;
- Öküzlerle kuşlar bir arada oturamaz, der.
Öğrenci hiç bozuntuya vermeden;
-O zaman ben uçayım, diye kalkar.
Profesör durumu içine sindiremeyince öğrencinin sınavından kalması için elinden geleni yapar. Fakat öğrenci soruları eksiksiz cevaplandırır.
Bunu üzerine profesör;
- Sana bir soru sorucam, der.
- Yolda karşına iki kese çıktı birinde akıl diğerinde para var. hangisini alırdın? der.
Öğrenci;
- Parayı alırdım.
Deyince profesör;
-Ben aklı alırdım, der .
Öğrenci karşılık verir;
- Dogaldır insan neye ihtiyacı olursa onu alır.
Çıldırmak üzere olan profesör öğrencinin sınav kağıdına büyük harflerle "ÖKÜZ" yazar. öğrenciye verir.
Odadan çıkan öğrenci bir kaç dakka sonra gelip seslenir;
- Hocam imzanızı atmışsınız ama notum nerede, der!!!
Nihat DEMİREL 

RAPOR
Kadının biri birgün doktora gider, Doktor bey ,ben sexe doyamıyorum der. Doktor: o zaman evlen kızım der. 
Kadın: iyide doktor Bey, ben zaten evliyim der. 
Doktor: o zaman dost tut evladım der. 
Kadın: iyide doktor Bey; benim zaten bir dostum var der. 
Doktor o zaman bir tane daha tut kızım der. 
Kadın : iyide doktor Bey, benim zaten 10 tane dostum var der. 
Doktor: Kızım o zamar sen hastasın der. 
Kadın :evet doktor bey,bari  bana bi rapor verde, kocam OROSPUSUN demesin.
Nihat 
DEMİREL

 

PİSKOLOG VE HASTA
Adamın biri arkadaşıyla karşılaşır, çay kahve sohbet derken, arkadaşı anlatmaya başlar. 
--Benim bir sorunum var. Gece rüyamda üç tane güzel kızla beraber oluyorum .sabaha kalkıncada, yorgunluktan ölüyorum, ilk zamanlar çok zevkliydi ama, artık çok yoruluyorum.
Öyle ki eşimi bile ihmal ediyorum, demiş.
--Adam:  Ben bir psikolog tanıyorum ona git ,o senin sorununu çözer demiş.Psikoloğun adını adresini almış ve gitmiş. Zaman olmuş, iki arkadaş tesadüfen karşılaşmışlar. 
-Adam arkadaşına sormuş;  Ne oldu gittin mi dediğim psikoloğa?
Arkadaşı;  Evet gittim gitmez olsaydım. 
--Adam;  Hayırdır ne oldu?
Arkadaşı; Ne olacak senin piskolok hayalimden Üç kızın üçünüde elimden aldı , banada bir kamyon dolusu hiyar verdi, her gece Adana'ya bir kamyon dolusu hiyar taşıyorum.
Nihat DEMİREL

PİSKOLOK VE BERDUŞUN TEDAVİSİ
piskoloğa başvuran adam:
---“Geceleri uyuyamıyorum efendim” demiş, “Sürekli yatağın altında biri var gibi geliyor. Yatağın altına girip orada uyumayı deniyorum. Bu defa da yatağın üstünde biri var gibi geliyor…”
“Hallederiz bu saplantıyı” demiş doktor,
--- “Bana haftada iki kere geleceksiniz. 6 AYLIK bir tedavi sonunda sizi iyileştireceğimi umuyorum.”
--- “Her vizite “100 milyon TL…”
Adam gitmiş, o gidiş… Doktor, tesadüfen, adama sokakta rastlamış:
“Ne oldu, hastalığınız ? ”
--- “2,5 milyon liraya hallettim…”
--- “Nasıl oldu?”
---“Sizden çıktıktan sonra, yolda bir berduşa rastladım:
Sohbet ederken, yanımdaki berduşa hastalığımı anlattım.
---“Karyolanın bacaklarını kes”, dedi. kestim; mesele halloldu…”
Nihat DEMİREL

PENSİLİN
Birgün soğuk algınlığı şikayetiyle doktora giden bir adam, sırası gelince doktorun odasına girer.
--Doktor; Evladım üzerindekileri çıkar, ben geliyorum’der. Hasta çekingen bir tavırla soyunur ve  doktoru beklemeye başlar. Doktor bir kaç dakika içinde gelir. Elinde sırt dinleme aleti vardır. Hastaya doğru eğilir ve sırtını dinlemeye başlar. 
-- Doktor; hastasına:  Evladım  sana bir pensilin yapıyım . Penisilin sana dokunurmu acaba? 
--Adam ; apar topar eşyalarını toplar ,panik içinde  arkasına bakmadan kaçar .
 Meğer hasta, pensilini yanlış anlamıştır"
Nihat DEMİREL

 

POLİTİKA
Politika Nedir? 
İşte budur : Çocuk babasına sorar: "Baba politika nedir?" 
Baba söyle der: "Bak oğlum, ben eve para getiriyorum, öyleyse ben kapitalistim. 
-Annen parayı yönetir, öyleyse o hükümettir. 
-Deden paranın doğru idare edilip edilmediğine dikkat eder, öyleyse o da sendikadır. 
-Hizmetçi kız ise isçi sınıfıdır. 
-Bizlerin ise tek hedefi vardır, senin rahatlığın. Dolayısıyla sen de halksın ve altında bezi ile yatan küçük kardeşin ise gelecektir. 
-Söyle bakalım anlayabildin mi?"Çocuk düşünür ve o gece babasının anlattıklarını düşüneceğini söyler. Gece yarisi cocuk uyanir. Çünkü kücük kardesi altını pisletmistir ve aglamaktadır. Ne yapacağını bilemeyen çocuk anne ve babasının yatak odasına gider. 
Annesi yalniz ve derin bir sekilde uyumaktadir, öyle ki onu uyandiramaz. 
Hizmetçi kizin odasina gider. bakar ki babasi hizmetçi kizla yatmaktadir. 
Dedesi de pencereden gizlice onlari izlemektedir. 
Hepsi öyle mesguldürler ki çocugun orada oldugunu farketmezler bile.Çocuk hiçbir sey yapamadan yatagina geri döner.Ertesi sabah baba çocuga kendince politikanın ne oldugunu anlatmasını ister. 
-"Evet" der çocuk, "kapitalizm" işçi sınıfını kötüye kullanıyor... Sendika bunu seyrediyor... Bu arada hükümet uyuyor... Halk ise dikkate alınmıyor... ve gelecek bokun içinde yatıyor! 
İşte politika budur.
Nihat DEMİREL

 

POLİS VE SUÇLU
  Adamın birini, gece vakti trafik polisi çevirir. ceza yazacak ya sorar ; 
- Beyefendi ruhsatınız lütfen ! 
- Buyrun Memur Bey . 
- Alkol ?!
- Yok Memur Bey . 
- Kemer takılımıydı ?! 
- Evet Memur Bey . 
- İlk yardım çantanız ?! 
- Burda Memur  Bey . 
  Bakmış olacagı yok memur ; 
- Mezdeke kasetin varmi ?! 
- Var Memur Bey . 
- Koy kaseti ! 
- Tamam Memur Bey . 
- Çal parçayı !! 
- Çalıyorum memur Bey ??... 
- Ben oynarken sen paraları  yapıştıryorsun !!
- Olur memur bey.
Nihat DEMİREL

 SEN NİYE ÖLMÜRSEN 
İstanbul'dan Kars'a hareket eden bir otobüste, iki yolcu yan yana oturuyor. Yolculardan birinin hastası var çok düşünceli, diğeri ise bu yol nasıl biter diye düşünerek, yanındaki yolcuyu konuşturmak ister.
-Kardeş senin adın nedir? diye sorar. 
-Mehmet Rıza diye cevap verir. otbüs Gebzeyi geçer yine sorar; - Kardeş senin adın neydi unuttum? Adam cevap verir;
-Mehmet Rıza. Otobüs Adapazarını geçer yine
- Kardeş hakikaten senin adın neydi?  Adam kızarak
 -Mehmet Rıza, mehmet rıza diye cevap verir. Düzcede verilen moladan sonra adam yine sorar; 
-Ya kardeş senin babanın adı neydi?  Bu sefer dahada kızgın bir sesle
-Gardaş sen niye ölmürsen?. Benim adımı aklında tuttun da, kaldı babamın adı.

Nihat DEMİREL


SİZİN DUA KAVUŞUYORDA BENİM KÜFÜR NEDEN KAVUŞMUYOR
 Lazın alacağı olan adam, borcunu ödeyemeden ölür. Bizim laz alacağını alamadığı için son derece kızgındır. Kızgınlığını belirtmek için her nereye gitse ölen adama küfür etmektedir. Bunu duyan arkadaşları laza:  "Uşağum ayıpdur daa. Niye küfür edeysun? Nasıl olsa küfürün ulaşmayı." 
--Laz biraz düşündükten sonra; "Ula ha böle siz ölenin arkasundan Fatiha okursunuz ulaşayı da, ha penum küfür neden ulaşmayı? Söyleyin pakayım.?... 
Nihat DEMİREL 

SAĞLIK BAKANI VE DELİ
 Akil hastenesini gezen saglik bakani bir hastanin yanina yaklasmis. Hasta ona bakmis,
- Yeni mi düstün?..
- Hayir, ben sağlik bakanıyım. Buraya sizleri ziyaret etmek için geldim...
- Heh heh heh, saglik bakanıymış... Bende Napolyon Bonapart, memnun oldum.
Nihat DEMİREL

SARIŞINLARA SATIŞIMIZ YOKTUR
Sarışın biri bayan süslenmiş püslenmiş alışverişe çıkmış. Beyaz eşya satan bir dükkana girmiş. Havalı bir şekilde dükkanda gezindikten sonra, kasiyere sormuş?
---Şu 37 Ekran Tv'nin fiyatını nedir? 
---Kasiyer; Kusura bakmayın hanımefendi, sarışınlara satışımız yoktur der. Bunun üzerine kadın sinirlenir ve dükkanı terkeder.
Bir hafta sonra kadın saçlarını siyaha boyatır ,koyu bir makyaj yaparak kendini esmerleştirir.
Aynı dükkana yine gelir. Dükkanı yine gezindikten sonra kasiyere sorar; 
---Şu 37 ekran Tv yi satın almak istiyorum. Fiyatı nedir acaba? 
---Kasiyer; Çok üzgünüm hanfendi , sarışınlara satışımız yoktur. 
Kadın çok sinirlenir ve merak ederek kasiyerin kendisini nasıl tanıdığını sorar. 
---Beyefendi bu gelişimde saçımı boyattım, makyajımı değiştirdim ,ama siz beni yine tanıdınız. Nasıl oldu bu? 
Kasiyer cevap verir; 
---Çok basit hanımefendi, o baktığınız 37 ekran Tv değil. Mikrodalga fırındı,ordan onladım.
Nihat DEMİREL

SAPANT YAPACAĞIM
Adamın biri aklını sapanla bozmuş. Nerede bir karış lastik bulsa hemen   sapant yapıp evlerin camına taş atıyormuş. Sonunda akıl hastanesine kapatmışlar. Gel zaman git zaman adam bir gün başhekimin odasına gitmiş :
- Ben artık akıllandım. Beni çıkarın, demiş. Başhekim :
- Peki seni çıkarırsak ne yapacaksın?
- Evleneceğim. 
- Evlenince ne yapacaksın?
- Gelini alıp gerdek odasına getireceğim. 
- Sonra?
- Önce duvağını sonra gelinliğini çıkaracağım. 
  Doktor heyecanlanmış :
- Sonra, sonra?
- Sonra sutyenini çıkaracağım. 
- Eee, sonra?
- Sonra külotunu çıkaracağım. 
  Doktor iyice heyecanlanmış artık :
- Anlat, anlat daha sonra?
- Külotunun lastiğini çıkarıp sapan  yapacağım.
  Nihat DEMİREL

 SENEDE İKİ VERDİ 
Zamanın İran hükümdarı Nüşurevan bir ilkbahar mevsiminde adamları ile beraber şehir dışında gezinti yaparken, bahçesine fidan dikmekte olan yaşlı adama konuk olur. Hükümdar, bahçeyi ve dikilen fidanları inceledikten sonra, bunların zeytin ağacı olduğunu görür ve ihtiyara şöyle der: - "Sen yaşlı bir adamsın. Zeytin ağacı ise geç meyve veren bir ağaçtır. Diktiğin fidanların meyvesinden yiyebilecek misin? Bunlardan sana bir fayda gelmez." Bu söz üzerine yaşlı adam: - "Hükümdarım! Bizden öncekilerin dikmiş oldukları ağaçların meyvelerini biz yiyoruz. Bizim diktiğimiz fidanlardan da bizden sonra gelenler faydalansınlar." Adamın bu cevabı hükümdarın çok hoşuna gider ve, - "Aferin sana." diyerek bir kese altınla ödüllendirir. Adam altınları alınca hükümdara bakarak güler. Hükümdar niçin güldüğünü sorunca: -"Zeytin ağacı geç meyve verir demiştin, halbuki diktiğim anda meyvesini verdi. Onun için güldüm" der. Bu cevap hükümdarın çok hoşuna gider ve bir kese altın daha verir. Bunun üzerine ihtiyar yine gülerek: "Herkes ağaçların meyvesini senede bir kere toplar, benim ağaç ise iki verdi" diyerek ağaç dikmenin faydalarını ne güzel anlatır. 
 Nihat DEMİREL

SOBANIN BORUSU
Fizikci, matematikci, kimyaci, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadir. 
Birden yağmur bastırır. Hemen yakındakı bir bağ evine sığınırlar.Ev sahibi bunlara bir şey ikram etmek için evden ayrılır.Hepsinin dikkati soba uzerinde toplanır.Soba yerden 
1 m kadar yukarıda,altındaki kutu teneke üzerindedir.  obanın niçin boyle kurulmuş olabilecegine dair bir tartışma başlar. --Kimyacı: -"Adam sobayı yukselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, daha kolay yakmayı amaçlamştır.
--Fizikci : -"Adam sobayi yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa surede ısınmasını sağlamıştır.
--Jeolog: 
-"Deprem bölgesi oldugundan, 
sobanin kutu uzerine yıkılmasını saglayarak, yangını en aza indirmiş olabilir.
--Matematikci: -"Sobayı odanın merkezine kurmuş, odanın eşit ısınmasını saglamış olabilir." Antropolog: "Adam ateşe taptığı için, ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş." diyerek görüşünü bildirmiş. Bu sırada ev sahibi içeri girmiş ve ona sobanın yukarda olmasının sebebini sormuşlar. ---Boru yoktu ondan.
Nihat DEMİREL


SUÇ MU? -
Sirkin patronu kendisine kızıp hayvan diyen palyaçosunu mahkemeye vermiş. Hakim palyaçoya, - "Sen bu adama hayvan demişsin doğru mu?" diye sorunca, Palyaço; - "Evet dedim efendim ama:" Bazı insan çok güzelolur CEYLAN'a benzer derler. Bazı insan çok heyvetli olur ASLAN'a benzer derler. Bazı insan çok inatçı olur KEÇİ'ye benzer derler. Bazı İnsan çok kapkaççı olar KARGA'ya benzer derler. Bazı insan çok nankör olur KEDİ'ye benzer derler. Bazı İnsan çok sadık olur KÖPEK'e benzer derler. Bazı insan çok enayi olur EŞEK'e benzer derler. Bazı İnsanın sesi çok güzelolur BULBUL'e benzer derler. "Demek ki insanın hayvana benzeyen bır çok şeyı var. Herkes bunu böyle söyler. Bende söylemişsem bunda benim suçum nerde Hakim Bey?" . 
 Nihat DEMİREL

SENİ UYANIK BİLİYORDUK 
Bir gün kadının biri Kanuni Sultan Süleyman' a müracaat ederek evinin soyulduğunu ve hırsızın yakalanmasını istemiş. Padişah kadını iyice inceledikten sonra, - "Bre kadın" demiş. "Bu nasıl uyku ki, evin soyuluyor da haberin olmuyor." Kadın gayet sakin ve rahat bir şekilde şöyle cevap vermiş: - "Biz sizi uyanık biliyorduk. Onun için bu kadar derin uyuduk efendim.

Nihat DEMİREL

ŞİKAYET 
Hazret-i Davut'a hayvanlar şikayete gelmişler. İlk gelen zürafa, "Efendim, benim boynum iki metre. Hareket ederken çok sıkıntı çekiyorum, ne yapabilirim?" diye sormuş. İkinci olarak gergedan gelmiş. Gergedan, "Efendim, benim vucudum çok iri, her yere çarpıyorum" demiş. Hayvanlar sırayla sıkıntılarını anlatırken sıra tavuğa gelmiş. Hazret-i Davut tavuğa; Senin ne sıkıntın olabilir diye sorunca, tavuk şu cevabı vermiş. "Sıkıntıyı ben bilirim, hergün yumurtluyorum. Ya bu deliği büyült, ya da bu yumurtayı küçült."Adam altınları alınca hükümdara bakarak güler. Hükümdar niçin güldüğünü sorunca: - "Zeytin ağacı geç meyve verir demiştin, halbuki diktiğim anda meyvesini verdi. Onun için güldüm" der. Bu cevap hükümdarın çok hoşuna gider ve bir kese altın daha verir. Bunun üzerine ihtiyar yine gülerek: "Herkes ağaçların meyvesini senede bir kere toplar, benim ağaç ise iki verdi" diyerek ağaç dikmenin faydalarını ne güzel anlatır. 
Nihat DEMİREL

SAHTEKARA DERS 
Halis Ağa İstanbul'da Ötücüler Hamamını çalıştırır. "Üçkağıtçı" Sedat  hamama yıkanmaya gelir. Yıkanır, giyinir, çıkarken hamamcı Halis Ağaya "Benim cebimden 50 milyon param çalındı!" diye bağırır. Hamamcı Halis Ağa diğer müşteriler duymasın rezil olmayayım diye çıkarıp 50 milyon verir ve "Bir daha benim hamamıma gelme!" der. Uyanık üçkağıtçı Sedat, hamam parasını da vermeden çekip gider. Aradan 3 ay zaman geçer. Sedat hamamcının unuttuğunu düşünüp şapka giyip, gözlük takıp, elinde paston gene gelir ve hamamda yıkanır, çıkar. Bu sefer; "Benim cebimden 100 milyonluk saatim çalındı!" der ve temin edilmesini ister. Müşterilerin ynııında münakaşa, patırtı çıkarır. Halis Ağa gene müşterilerine rezil olmamak için çıkarıp 100 milyonu verir ve sonrada; Bir daha da benim hamamıma gelme, seni son kez ikaz ediyorum!' der. Aradan 4 ay geçer. Sedat nasıl olsa unutmuşlardır diye gene hamama gelince, bunu gören Halis Ağa Sedat'ı yanına çağınr. Bütün hamam personelinin yanında "Senin hiçbir çalıntını ve şikayetini kabul etmem ona göre! ister yıkan, ister yıkanma" der. Sedat bakar başka çare yok kabul eder ve hamama yıkanmaya girer. Sedat içeride iken Halis Ağa adamlarına "Bu adamın ne eşyası varsa alıp külhanda ocağa atıp yakın, yalnız kemerini bırakın" der. Hamamdan bir saat sonra yıkanıp çıkan Sedat durumu görünce eşyam çalındı diyemeyip çırıI çıplak bir halde kemeri beline takar. Halis Ağa ve adamlarının önüne gelir. "Yahu Allah aşkına ben bu hamama böyle mi geldim!" der.

Nihat DEMİREL

TRAFİK CEZASI
Trakyalı amca eşğine binip, karayolunda seyretmektedir. Bunu gören trafik polisleri, amcaya takılmak isterler ve durdururlar. 
-Polis:  Sağa yanaş amca, neden takmadı emniyet kemerini? 
-Amca: Canım öyle istedi evlat! 
-Polis: Eee bak gördünmü, şimdi ceza keseceyiz. 
-Amca: Kes bakalım ne keseceksen kes, gidecem, acele işm var. 
-Polis: Peki amca, cezayi sana mi keselim ,eşşeğinemi?.. 
-Amca: Töbe töbe?
-Polis : Yani cezayi sana kesersek 5 milyon ödüyeceksin, eşeğe kesersek 3 milyon ödüyeceksin. 
-Amca: Bana kes o zaman oğul der. 
-Polis: Neden sana keseyim amca? 
-Amca: Eşşeğin sicili temiz olsun evlat, büyüyünce onu polis yapacağız da.
Nihat DEMİREL..

TEMYİZ
 Yıllar süren mahkeme sonunda, hakim kararı verir. Dava reddedilmiştir. 
Hacı Halil emi, hakime bakar ve sorar;
- Be şimdi ne yapcam ?
Hakim;
- Temyiz et, temyiz et... der.
Hacı Halil emi sinirlenmiştir.
- Özün temiz et. Nasıl kirletinse öylede temiz et.
Nihat DEMİREL

 

TEKRAR
Kızın 3 tane talibi varmış ve bir türlü karar veremiyormuş.Bir gün arkadaşına gitmiş ve benim 3 tane talibim var ve karar veremiyorum demiş
arkadaşı hemen mesleklerini sormuş doktor,  telefoncu ,öğretmen demiş.Arkadaşı hemen öğretmeni seç demiş neden diye sormuş arkadaşı demiş:doktor devamlı sıradaki der demiş telefoncu sürekli meşgul ama öğretmen anlamadıysan tekrar 
Nihat DEMİREL 

TRAFİK IŞIKLARI
bir kürt vatandaşımız tarihin birinde gelir köyünden istanbul'a. karşıdan karşıya geçmesi gereken bir yerde anlamamış bir şekilde ışıklara bakarken, üçkağıtçı bir istanbullu. dostum bak burada yeşilde türkler, sarıda araplar kırmızıda da kürtler geçer der ve uzaklaşır.kürt arkadaş bakar yeşilde herkes geçiyor içinden burada ne kadar çok türk var diye düşünür.sonra sarı yanar kimse geçmeyince istanbul'da hiç arap yok negzel der.kırmızı yanıncada atlar yola, korna kıyamet araçlardan "ne yapıyorsun kardeşim, ana bacı karıştırma gibi ayıp hareketler falan,kürt dostumuz şöyle bir bakar millete."lo bana sıra  gelmiyor .Ben kendime geçerim.
Nihat DEMİREL

TECRÜBE 
Büyük bir şirketin yetkilileri ressam Salvador Dali' den konseptlerine uygun bir resim yapmasını isterler. Salvador Dali bunun için bir milyon dolar ister ve anlaşarak kontrat inızalarlar. Kontratı imzaladıktan sonra Dali bir kağıt getirtir ve hemen oracıkta bir dakika içinde istenilen resmi yapar. Bunu gören şirket yetkilileri; Ama istenileni bir dakikada yaptınız ve bir milyon dolar istiyorsunuz. Bu kadar fiyat deyınce Salvor dali; "Hayır yanılıyorsunuz beyler. Bu resmi yaptığım süre sadece bir – 2 dakika değıl 93 YIL,8 AY, 1 HAFTA, 4 SAAT + 1 DAKIKA'dır.."
 Nihat DEMİREL

TEYZESİYİM 
Çekici genç bir kadın,çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür.
--- Doktor bebeğe bakar;Bu çocuk iyi gıda almıyor,der ve kadına dönerek;lütfen soyununuz diye rica eder.Soyunan kadının, göğüslerini iyice kontrol eden doktor;
---Düşündüğüm gibiymiş hanımefendi der, sizin hiç sütünüz yokki
---Kadın:Tabiki olmaz doktor bey der."Çünkü ben çocuğun teyzesiyim.
Nihat DEMİREL

TADINDANDIR EVLAT TADINDAN
Nalbanat kızarsa karsın bir köyünde Nalbantlik yapan Kazim amca , bir gün öküze nal çakıyor biriside öküzün ayaklrını tutuyor. Tutan kişide şakalaştığı birisi. Fakat tutan kişi ellerini öküzün ayaklarına koymuş kafayı çevirmiş başkalarıyla konuşuyor.Kazım amca bir kaç kez uyarıyor .
--Ola duzgün tut bu andırı diyirem sana 
--Tuturam işte yahu 
--Ne bicim tutursan a bela cekkil rahat edemirem 
--He, he, tamam tamam der.Adamın eli işte gözü oynaşta sohbet eder. Öküzün boklu ayağını  tutarken,kazim amcanın tepesi atar tuttuğu çekici kaza susu ile adamin parmağina vurur!!Çekici parmağına yiyen adam, bir anda boklu parmağını ağzına alarak üfler ve emer.
--''Yandım anam yandım''
--Kazım dayı ;Tadındandır oğul tadından.
Nihat DEMİREL 

TUTULDU HEMEN ÖLDÜ
Bir azeri ile kürt kirve olurlar. Adetten olduğu gibi karşılıklı davetler olur. İlk davet eden kürt kirve azeri kirvesine gaz pişirir . Tam sofra kurulur ama bizim azeri içinden ”ben ne yapsamda bu gazı bu kirve yemesin ” diye kirveyi konuşturur.kirvesine; 
Senin baban nasıl rahmetlik olmuştu anlatsana der. 
-Valla kirve çok hastalandı ,Bulanık, muş Hstanesi. derken Erzuruma sevk ettiler, ordan Ankaraya, ordan İstanbul derken vefat etti getirdik defin ettik der. uzunca anlatır.ve elini kaza uzatığında ne görsün gazın hepsini azeri yemiş. Tabi oda bulgur pilavıyla kala kalmış , Bu davetin karşılığında bu kez Azeri , Kürt kirvesini davet eder , yine kaz pişirilir bu kez kürt kirve azeriyre oyun oynamaya niyetlenir , aynısını yapmak için.. Sofra kurulur Kürt kirve azeriye, senin baban nasıl rahmetlik olmuştu diye sorar? Azeri kazın bir budunu kopartır ve derki ” rahmetli hemen tutuldu oracıkta öldü gömdük getti.
Nihat DEMİREL

VERDİKCE VERİR 
Adamın birine sayısaldan büyük ikramiye çıkıyor. Karısına bile söylemiyor sabaha  ikramiyeyi almak için Ankara'ya yola çıkıyor. Tam Elmadağ'a gelmişken bir telefon. Arayan kayın biraderi 
--Nerdesin enişte ?
 --Dışarıdayım hayırdır?
--Çabuk eve gel 
--Noldu? Çok mu acil 
--Hemen gel ablam  sizlere ömür. Diyerek telefonu kapattıktan sonra,adam koltuğa yaslanıyor ve şöyle diyor: 
--Ey gözel Allah'ım, verdikce veriyor, verdikce veriyor  
Nihat DEMİREL


VERESİYE SEVGİ
 Halife Harun Reşit, Behlül adlı bilgeye sormuş. - En çok kimi seversin? Karnımı doyuram. - Öyleyse beni sev, ben de senin karnını doyurayım. Behlül, hemen cevabını verir”Yok öyle veresiye sevgi”
Nihat DEMİREL


VALLAH BENİM DEĞİL 
kars ilköğretim okullarında öğretmen öğrencisini sözlüye kaldırır. 
--Oğlum elini pantolonunun sağ cebine attın 10 milyon lira çıkardın sol cebine attın 5 milyon lira çıkardın söyle bakalım senin kaç liran oldu?
--Öğretmenim  vallahi bu pantol benim değil, komşumuzun oğlu alinindir. 
Nihat DEMİREL 
 
YESE BAS
Cep telefonu cuma namazında çalan molla, milletin rahatsız olduğunu fark eder ve imamdan yardım ister.
-Hoca telefon çalınca kapatamıyorum bana yardım et der.Tam namaza durunca telefon çalmaya başlar.imam  mollaya kapatması için çaktırmadan yardım etmeye çalışır.
-Kulenzü birabbin nas.
-Meliki nas.
-illahi nas
 Vesvesi nas.
-Yese bas.


YEDİM YATTIM 
 Azeri, terekeme, kürt bir köye getmişler. Köyde heç kimse bunları evine almamış.Tekrar şanslarını denemek için bir kapı çalırlar.Kapıya kadın çığır çığmaz ilerde bir yardım sever birisi var ona gedin, o sizi evine alır der. Ama deyin biz allah misafiriyiz azeri tamam deyeriy diyif yola devam ederler.Eve varırlar, kapıyı çalılarlar. kapıya dindar adam çıkar; selam aleyküm dayı biz allah misafiriyiz der demez içeri alır derki sadece bir tas helvam var bunu bir kişiyle paylaşıcım herkes yatsın sabah uyanınca gördüğünüz rüyanızı anlatacak hangisi güzelse onla paylaşıcım helvayı. Herkes yatar sabah olur terekemeyi çağırır adam sorar? Rüyanda ne gördün
-Terekeme: Hz Muhammedi gördüm herkese yardım ellliyirdi. kürdü çağırır sen ne gördün rüyanda:
-Kürt bende Hz aliyi gördüm döyürdü, vururdu sıra Azeriye gelir. Sen ne gördün?
-Azeri tam yuğuya dalmıştım kı! birden birisi şille vurdu kalktım bakdım Hz ali dediki kalk şu helvayı yede yat. Mende yedim yattım.
 Nihat DEMİREL 

YA ANLATIRIM, YADA BANADA
Kadınla kocasının arasında uzun süredir bir faaliyet yokmuş. Koca ne yaparsa yapsın karısının ilgisini çekmeyi başaramıyormuş. En sonunda çareyi karısını bir psikoloğa götürmekte bulmuş. Psikolog genç ve güzel kadını problemini cözmek için : 
"Anlatın bakalım bir gününüz nasıl geçiyor "demiş. 
Kadıncağız baslamış anlatmaya ... 
"Sabahlari işe geç kalmamak için taksiyle gidiyorum. Fakat yanımda para bulunmadığından şoför " Bayan ya parayı ödersiniz ya da .." diyor. Mecbur kaldığım için ' ya da ' yı seçiyorum.Durum böyle olunca işe gec kalıyorum tabii Patronu kapıda kaşlarını çatmış beni beklerken buluyorum. Patron," ise böyle geç gelmeye devam edersen seni işten atarım ya da .." diyor. Yine 'ya da' yı tercih etmek zorunda kalıyorum.Akşam eve yorgun argın geldiğimde ev sahibi kapıya dayanıp kirayı yine bir hafta geciktirdiğimizi belirterek " ya kirayı hemen ödersiniz ya da ." diyor. Eee, haliyle 'yada' yı tercih ediyorum.Kocam eve geldiğinde de o işi yapacak halim kalmıyor tahmin edersiniz " Psikolog ,kadına bakıyor : "Hanımefendi tüm bu anlattıklarınızı kocanıza anlatabilirim ya da..."Banada.
Nihat DEMİREL

YOLCULUK
Bizim karslı şehirlerarası yolculuk yapmaktadır. Otobüs mola verir, karslı ihtiyaçlarını gidermek için, iner. Geri döndüğünde restoranın önünde bir birine benzeyen bir çok araba olduğunu görür. Kendi arabasının hangisi olduğunu şaşırır.Rasgele bir otobüse biner ve yolculara seslenir. Ayyy millet hele bağın men bu arabanın yolcusumuyammı.  
Nihat DEMİREL

YE İÇ BEDAVA
 Uyanığın biri etrafa göz gezdirirken, gözü lokantada bir tabelaya takılmış. Tabelada; ye iç bedava, hesabını torunun ödesin yazıyomuş. uyanık dalmış içeri, yemiş içmiş, yan masayada ısmarlamış,tam kalkarken garson önüne birhesap uzatmış. Adam tabelada ye iç bedava yazıyor  kardeşim demiş.Garson daha ne yazıyor iyi bak demiş? Adam hesabı torunun ödesin'de  yazıyor demiş. Aferim demiş garson, bu senin dedenin hesabı öde bakayım şimdi hesabı.
Nihat DEMİREL

ZANEDİYOR HALA ÜSTÜNDEYİM 
Üzerine binen herkesi, bir hamlede yere atan eşşeğe kimse binmeğe cesaret edemeyince, Karslı kendine güvenerek öne çıkar.Ben binerim beni düşüremez. Diye iddiaya girer. Karslı eşeğin sırtına bindiği gibi kendisini yerde bulur, bulmasına ama düşüşün etkisi ile kolu ve bacağı kırılmıştır. Acı ile kıvranan karslı, bir taratanda honcikliyerek uzaklaşan eşeğe bakarak söylenir.
-Eşek oğlu eşeğin  malına bak? zanediyo hala üstündreyim..! 
Nihat DEMİREL


ZEKA VE GÜZELLİK 
 Dünyanın en akıllı insam bir profesörmüş ve çok çok çirkinmiş. O sene dünya güzeli seçilen kız profesöre, "Gel seninle evlenelim. Bizden olacak çocuk senden akıl, benden güzellik alırsa yeni bir nesil çıkar" deyince, Profesör cevap olarak; "Ya benden güzellik senden akıl alırsa ne olur" demiş.
Nihat DEMİREL

TRAKYALININ AŞK MEKTUBU
(Yöresel şiveyle yazılmıştır)
(Alıntıdır)

Nufut Gözlü Sevgilim Asibe,
Te büle akşam oldu mu epten akılcımı alır, gözümü göğnümü bir oş edersin beyav... Abe Allah belacımı versin seni çok severim.
 Yatmaz mıyım yatacıma abe bi direm uyku girmez güzlerime.. Dünerim şu tarafa dünerim bu tarafa ep gene silinmez ayalin beya. 
Ekmekten sudan kesildim artıkın. Tarlada elim çapa tutamaz, kaavede desen ne bi laf ederim ne de kiyaat oynarım. Üldürdün beni beyaa... 
Düşün bobam düşün.. Amet Aganın sıpası gibi önüme baka baka solurum. Akşamları sizin maallede sülerim "Yarim sende vifa yokmu" şarkısını. Duyarsın elbet. Ölmüş nenem bile dinner. "Anlarım kızanım seni anlarım ama unda u boba varkene vermez sana asibeyi" der ep.. İşte u zaman çeltik tarlasına döner gözlerim. Epten gene vıcık vıcı
olur aalamaktan...Şu boban olcak kapçık aazlıyı yola getiremez misin beyaa.. Aşıklık çekeriz bilirsin işte. Eriye eriye göndöndü sapına döndük anacını satımının. Agana da süle düümesin artıkın beni. Sankim u iç aşık ulmamış. Düver Alla düver, sırtım gırnatacı Asan gibi kapkara oldu beyaa...Takarım sana cumuriyet altını, alırım uzun tüülü mantu, cazlı düün bilem yaparım taa ne olsun beyaa... Süle anana akşama çıtlatsın bunları bobana. Yosa atar em vallahi em billahi damarları beynimin. Buzmayasın adamın aklını. Yarın gece Alil'le İsiin'i alırım yanıma, atarım seni Ismayıl'ın arabaya undan sonra bulsunlar bakalım bulabilceklermi..Te ben adama bukadan süülerim başkacanada bişey sülemem... Seni er şeyden çok seven sevgilin; Yolsuzların Kara   Mümin

 
  Nihat Şimdilik sitende 30 ziyaretçiBulunmaktadır Bilgilerine  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol