http://www.BENLİAHMETKÖYÜ SOHBET
  SAĞLIK.
 













PİSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLAR

Psikolojik rahatsızlıklar, çeşitli nedenlerle kişinin düşüncesinde, ruh halinde yada davranışlarında sorun olması halidir.
Ruh sağlığı ile Ruh hastalığı arasındaki fark nedir? Bazen cevap açıktır, bazen ise değil. Örneğin kafalarının içinde sesler duyan kişiler Şizofren olabilir. Yüce fikirleri olan kişilerde - Hiç bir tecrübesi yada eğitimi olmadan Türkiye’yi yönetebileceğine inanmak gibi - Bipolar rahatsızlık olabilir. Fakat çoğu zaman cevap bu kadar açık değildir. Topluluk içinde konuşamıyorsanız, bu durum bir hastalığınız olduğunu mu gösterir, yoksa sadece aşırı heyecanı mı? Üzgün ve umutsuz hissediyorsanız, bu sadece kısa süreli bir bunalıma mı işarettir yoksa ilaç almanızı gerektirebilecek bir depresyona mı?
Zaten Normal nedir ki?
Normalliği tanımlarken kültürün ve bilimin rolü
Neyin normal neyin anormal olduğunu tesbit etmek zordur. Bilim insanları, araştırmacılar ve ruh sağlığı uzmanları (Psikologlar, Psikiyatristler, Terapistler, Rehber Danışmanlar vb) bu konu ile yüzlerce yıldır uğraşıyor olmalarına rağmen hala normal ve anormal arasındaki çizgi belirsizdir.
Neyin normal olduğu genelde kimin tanımladığına bağlıdır. Normallik belirsizdir ve genelde belli bir kültürün yada topluluğun değer yargılarına göre değişir. Ve hatta aynı kültürde bile normallik zaman içinde değişebilir, özellikle değişen sosyal değerler ve beklentilerden etkileniyor ise. Örneğin 50 yıl önce boşanmak kavramına büyük bir tepki ile bakılırken, bu gün boşanmak daha normal bir kavram haline gelmiştir.
Psikolojide normal olanı anormal olandan ayırt etmekteki en büyük güçlük ise test edilememesinden kaynaklanır. Obsesif-kompulsif için her hangi bir MRI yada kan testi yoktur, Depresyon için her hangi bir ultrason yada Bipolar rahatsızlık için röntgen bulunmamaktadır. Bu tabiki psikolojik hastalıkların biyolojik nedenleri olmadığı anlamına gelmez, çünkü beyindeki kimyasal maddelerde oluşan değişimler ile bağlantılıdırlar ve bilim insanları bu değişimleri harita üzerine koymaya başlamışlardır. Fakat psikolojik hastalıkları teşhis edebilecek testler hala mevcut değildir.
Peki Psikolojik Rahatsızlık nasıl tanımlanır?
Psikologlar ve psikiyatristler, testler yerine, belirtilere, semptomlara ve ortaya çıkan işlevsel bozukluklara bakarak teşhis koyarlar.
İşlevsel bozukluklar, banyo yapmak yada işe gitmek gibi belli rutin işleri yada temel günlük görevleri yerine getirememektir.
Belirtiler, her objektif gözlemcinin farkedebileceği işaretlerdir, örneğin aşırı sinirlilik yada hızlı nefes alıp verme gib.
Semptomlar, mutsuzluk yada ümitsizlik gibi hasta tarafından algılanan yada hissedilen duygulardır.
Belirtiler, semptomlar ve işlevsel bozukluklar. Tanı ve İstatistik Rehberinde (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders - DSM) detaylı olarak tanımlanmıştır. Buna göre 300’den fazla değişik Psikolojik hastalık sınıflandırılmıştır. Amerikan Psikiyatri Kurumu tarafından çıkarılan DSM rehberi, Psikologlar ve Psikiyatristler tarafından, anoreksiyadan tutunda röntgenciliğe kadar her tür hastalığı teşhis etmekte kullanılır. Tanı rehberinin ilk basımı 1952 yılında yapılmış ve bu güne kadar sürekli olarak güncellenerek yayınlanmaya devam etmiştir.
Neden normal ve anormal arasında bir ayırım yapmak ve damgalanmaya yol açabilecek isimler getirmek gereklidir? Neden özel bir teşhis gerekir? Bunun bir sebebi, Amerika’da sağlık sigortası endüstrisinin DSM kitabında açıklanan teşhislere bakarak, sigorta kapsamını ve ödenecek miktarları tespit etmesidir. Diğer bir neden ise, doğru tedaviyi önerebilmek için neyin tedavi edilmesi gerektiğini (ve bu hastalığın tedavi edilip edilemeyeceğini) bilme gerekliliğidir.
Belirtiler, semptomlar ve işlevsel bozukluklar nasıl belirlenir?
Psikologlar ve Psikiyatristler sahip olduğunuz belirtilerin, semptomların yada işlevsel bozuklukların normal mi yoksa anormal mi olduğunu nasıl belirlerler? Uzmanlar çoğunlukla aşağıdaki yaklaşımları kullanırlar:
1. Kendi algıladıklarınız. Düşüncelerinizi, davranışlarınızı ve işlevselliğinizi nasıl algıladığınız, sizin için neyin normal olduğunu belirlemek için kullanılır. Bazı konularla başa çıkamadığınızın farkında olabilirsiniz. Yada daha önce yapmaktan zevk aldığınız günlük aktiviteleri artık yapamadığınızı yada yapmaktan zevk almadığınızı düşünebilirsiniz. Eğer depresyonunuz varsa, günlerce bulaşıkları yıkamayabilir, banyo yapmayı bırakabilir, sosyalleşmekten kaçınabilir, hobilerinize olan ilginizi yitirebilir yada ailenize normalden çok daha fazla bağırmaya başlamış olabilirsiniz. Kendinizi üzgün, ümitsiz, cesareti kırılmış ve vazgeçmiş hissedebilirsiniz. Bu davranışların normalden farklı olduğunu farkedebilir, bir şeylerin yanış olduğunu düşünebilirsiniz.
2. Başkalarının algıladıkları. Kendi algılarınız objektif olmayabilir ve davranışlarınız, düşünceleriniz yada işlevselliğiniz konusunda yeterince doğru bilgi vermeyebilir. Oysa tarafsız gözlemciler bunu sağlayabilir. Size göre yaşamınız gayet normal gelebilir. Fakat çevrenizdeki kişilere garip ve anormal gelebilir. Bu genelde Şizofren durumlarında geçerlidir. Eğer şizofrenseniz, sesler duyuyor olabilirsiniz ve başka bir insan ile iletişim kurduğunuzu düşünerek bu seslerle konuşmaya devam edebilirsiniz. Bu durumu gözlemleyen dışardan birisi için davranışınız anormal gelecektir.
3. Kültürel ve etnik normlar. Çoğu kez, neyin normal neyin anormal olduğu içinde bulunduğumuz kültür tarafından belirlenir. Fakat bu sizin kültürünüzde normal kabul edilen bir davranış başka bir kültürde anormal olarak karşılanabilir demektir. Sadece kendi duyduğunuz seslerle konuşmak Batı dünyasında Şizofreni belirtisi olabilir, fakat diğer kültürlerde bu tür halüsinasyonlar dinsel deneyimin bir parçası sayılabilir. Ve bazı davranışlar ailenizde normal karşılanabilir ama dışarda düzeltilmesi gereken anormal davranışlar olarak düşünülebilir. Örneğin, dikkat eksikliği ve hiperaktivite aşırı kontrollü bir okul ortamında kabul edilmezken, daha az kontrollü ev ortamında normal sayılabilir.
4. Süre ve semptomların şiddeti de dikkate alınır.
Bir insanın Psikolojik rahtsızlığını belirlemekte, genelde bu dört alan göz önüne alınır. Psikolog yada Psikiyatrist size nasıl hissettiğinizi sorabilir, başkalarının davranışlarınızda yada ruh halinizde bir farklılık görüp görmediklerini sorabilir ve aile yapınızı sorabilir. Ayrıca psikolojik testlere cevap vermenizi steyebilir.
Göz önüne alınan diğer etkenler:
1. Semptomlarınız ne kadar süredir devam ediyor
2. Semptomlarınızın ne kadar şiddetli olduğu
3. Semptomların sizin için ne kadar rahatsız edici olduğu
4. Semptomlarınızın normal yaşantınızı ne kadar etkilediği
Değer verdiğiniz bir ilişkiden sonra kendinizi üzgün hissetmeniz normaldir. Fakat aşırı üzgün haliniz haftalarca devam ediyorsa ve işe gitmek, ev işlerini yapmak yada arkadaşlarınızı ziyaret etmek gibi günlük aktivitelerinize olan ilginizi kaybetmiş iseniz Depresyonda olabilirsiniz. Aynı şekilde, önemli bir müşteriye prezentasyon sunmadan önce heyecanlanıyorsanız ama genede hızlı nefes alış verişlerinizi kontrol altına alıp devam edebiliyorsanız sizinkisi sosyal fobi (sosyal kaygı rahatsızlığı) değil, sadece sahne korkusu olabilir.
Ve trafikte birisinin önünü kesmişseniz, yada dükkandaki satıcıya bağırmışsanız, sadece kötü bir gün geçiriyor yada genel olarak huysuz biri olabilirsiniz. Fakat sürekli olarak saldırgan, şiddete eğilimli, manipülatif (başkalarını kendi çıkarı için sömüren), başkalarını kullanan, sorumsuz yada kanunlara karşı gelen biri iseniz antisosyal kişilik bozukluğunuz (sosyopat) olabilir.
Psikolojik Sağlık gelişen ve değişen bir kavramdır
Bütün bu kriterlere rağmen, sağlıklı yada normal psikolojinin ne olduğunu net olarak tanımlamak oldukça zordur. DSM bu zorluğun farkındadır ve Psikolojik rahatsızlıkları strese, işlevsellikte soruna yol açan yada sağlığı aşırı derecede bozan (ölüm, keder yada sakatlığa sebep olan) psikolojik sendromlar, ve davranışlar ile sınırlı tutmaktadır. Ayrıca bu sendromlar kültürel olarak normal kabul edilmiş ve bir olaya bağlı olarak beklenen tepkiler olmamalıdır. Örneğin sevilen birinin kaybı sonucu yas tutmak gibi.
Psikolojik rahatsızlıklar, aşırı stres, acı çekmek yada işlevsellikte bozukluklar ile bağlantılı olarak kişinin düşüncesinde, ruh halinde yada davranışlarında değişiklikler olması halidir.Fakat normallik kavramının sürekli olarak değiştiğini hatırlamak gerekir, tıpkı fiziksel hastalıkların teşhisinde olduğu gibi. Örneğin, yıllarca kan basıncının 120/80 olması normal sayıldı. Fakat 2003 Mayısında bu durum birden değişti. Şimdi bu kan basıncı ile prehipertansiyon teşhisi koyulabilmektedir.
Tıpkı kan basıncında olduğu gibi, yeni tıbbi bilgiler Psikolojik rahatsızlıklar konusunda da değişikliklere yol açmaktadır (yeniler eklenirken, geçersiz olanlar çıkarılmakta yada belirtiler ve semptomlar yeniden düzenlenmektedir.) Örneğin bu gün bazı uzmanlar regl öncesi sancıların ve semptomların Psikolojik rahatsızlık olarak tanınması gerektiğini öne sürmektedirler (Regl öncesi disforik rahatsızlık)
Bu gözden geçirmeler ve yenilenmeler aynı zamanda sosyal ve kültürel yaklaşımıda yansıtabilir. Örneğin eşcinsellik önceleri Psikolojik bir rahatsızlık olarak görülmekteydi, fakat 1973 yılında DSM kitabından çıkarıldı.
Tedavi etmek yada etmemek: Terapi her zaman gerekli değildir
Gerçekten teşhis edilebilecek bir Psikolojik rahatsızlığınız olsa bile, günlük yaşamınızda tedavi gerektirecek kadar önemli bir problem yaratmıyor olabilir.
Örneğin örümcekleri düşünün. Bu hayvanlara karşı aşırı bir korkunuz olabilir, fakat hiç bir zaman örümcekler ile karşılaşmamış olabilirsiniz, yada örümcek gördüğünüzde birisini çağırıp yardım istiyor olabilirsiniz. Dolayısıyla bu fobinin yaşamınıza çok az etkisi olabilir ve normal yaşamınızda hiç bir aksaklık yaratmayabilir. Bu tür bir durumda terapiye gerek var mıdır? Hayır. Kişinin durumuna bir teşhis koyulabilir ama terapi gerektirmez. Sonuç olarak Psikolojik tedavi sadece kişinin günlük hayatını sürdürmesine engel olan durumlarda düşünülür.

 

                                     

 

 

DUYURU
İlimiz Personel açığı bulunan saglık evi ve sağlık ocaklarında vekil Ebe-Hemşire /Sağlık' Memuru (Toplum Sağlığı Teknisyeni) istihtamına gidilecektir.
Ayrıntılar..
Atama yapılacak yerlerin listesi 
 ZİYARET Birleşmiş Milletler "kadın ve kız çocuklarının insan haklarının korunması ve geliştirilmesi ortak programı" kapsamında, uzman Şeyda Türkmemetoğulları 22-26 Ekim 2007 tarihinde Program'ın yerel koordinatörü Sibel Alp Argunhan ile birlikte Karsta bir dizi görüşmelerde bulundu.
ayrıntılar
GEBELİK VE BESLENME Dengeli ve düzenli beslenme, hayatın her döneminde oluğu gibi, gebelikte de önemlidir. Ancak gebelikteki farkı, iki kişiyi birden etkilemesi dir.Bebeğinizin, sizin yanlış ve dikkatsiz beslenmeniz yüzünden problemler yaşamasını istemiyorsanız
Gebelikte Beslenme Rehberi ne bir göz atın... 
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİ 
15.06.2007 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğine göre 1. Basamak Sağlık Kuruluşlarınca yapılacak işlemler 
.Ayrıntı için tıklayınız......
Uygulamada hatalara yer verilmemesi için bu konular hakkında yapılacak işlemler şunlardır.
Ayrıntı için tıklayınız.
EK 7 FORMU indirmek için tıklayınız ...
EK 7/A FORMU indirmek için tıklayınız
EK 8FORMU indirmek için tıklayınız..  . 
4207 SAYILI KANUN
Sağlık Bakanlık Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün Tütün ve Tütün Mamüllerinin Kullanılmasının yasaklanması ve halka duyurulması çalışmaları kapsamında internet adresleri oluşturulmuştur. Bilgi için
www.havanikoru.org.tr ve www.dumansizhavasahasi.org.tr  
adreslerine bakınız.

ŞEHİT AİLELERİ
Şehit Aileleri ve Gazilerimize daha iyi hizmet verebilmek amacıyla İçişleri Bakanlığınca
http://www.sehitlervegaziler.gov.tr/ ..internet sitesi hizmete sunulmuştur.
SAĞLIK                      
Sağlık ve gıda konusuyla az çok ilgilenenler bilir, antioksidan özelliği yüksek gıdalar 'süper şifalı' dediğimiz gruba girer. Yani ne kadar tüketilirse o kadar faydalı denen türden...
Sağlık ve gıda konusuyla az çok ilgilenenler bilir, antioksidan özelliği yüksek gıdalar 'süper şifalı' dediğimiz gruba girer. Yani ne kadar tüketilirse o kadar faydalı denen türden... Uzmanlar gazetelere, televizyonlara çıkar ve uzun uzun anlatır, neyi ne kadar tüketeceğimizi söylerler. Üzümün çok faydalı olduğunu bilmeyen var mıdır ya da portakal suyunun C vitamini deposu olduğunu... Adını söylerken bile yüzünüzü buruşturacağınız brokoli ya da Brüksel lahanasını... Bilmediğimiz onların niçin faydalı olduğudur; ve bu gıdalar vücudumuza ne yapar da bizi kanserden korur, gençleştirir, güzelleştirir?
Uzmanlara göre antioksidanlar, hücrelere zarar veren serbest radikalleri etkisiz hale getirerek, kanser dahil pek çok hastalığa ve erken yaşlanmaya neden olabilecek zincir reaksiyonları önleyen moleküllerdir. Bu moleküllerin vücutta gerekli seviyelerde bulunabilmesi için, yüksek oranda antioksidan içeren yiyecek ve içeceklerin alınmasına dikkat edilmelidir.
Vücudumuzun kendini tahrip etme özelliği olduğu gibi, kendini savunma mekanizmasından ileri gelen tedavi özelliği de bulunur. İçeriğinde antioksidan bulunduran besinler de bu mekanizmayı tetikleyerek serbest radikallerin ve toksinlerin oluşumunu engeller ve hatta yaşlanma etkilerini azaltırlar.
İHTİYACIMIZ OLAN HER ŞEY DOĞADA VAR
Gerçekten de vücudumuzun ihtiyaç duydukları, yaşadığımız bereketli topraklarda yetişiyor. İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü öğretim görevlisi Uzman Dr. Yavuz Dizdar'a göre, sağlıklı beslenmenin temel şartlarından biri doğal besin ağırlıklı bir yaşam tarzını benimsemek... Dizdar; sağlıklı beslenmede üzüm suyu, nar ve portakalın önemini vurguluyor... 
'Üzüm suyu etkinliği kesin olarak kanıtlanmış
antioksidanlar içerir ve bu konuda yapılan bilimsel araştırmalar kalp hastalıklarından korunmada çok önemli bir işleve sahip olduğunu kanıtlamıştır. Narın içerdiği pek çok madde halen preklinik araştırma sürecindedir ve umut verici sonuçlar alınmaktadır.'
Dizdar,
doğanın bize sunduğu olanakların gün geçtikçe ve bilim ilerledikçe daha iyi anlaşıldığını vurguluyor ve şöyle diyor: 'Her meyvenin en faydalı olduğu dönem, doğal olgunluğuna ulaştığı aşamadır. Buna karşılık günümüzde modern gıda teknolojisi doğanın olanaklarını katkısız olarak ve yılın dört mevsimi bize sunabilmektedir.'
HANGİSİ NEYE FAYDALI?
Peki hangi meyve suyu neye iyi gelir biliyor musunuz? İşte birkaçı:
Gençlik kaynağı üzüm suyu:
Üzüm suyu, içerdiği zengin vitamin ve mineraller nedeniyle vücudun günlük ihtiyacını karşılayabilecek özelliktedir. Üzüm suyunda bol miktarda A ve C vitaminleri, mineraller, demir ve potasyum var. Antioksidan özellikli olduğu için cildin yaşlanmasını da geciktirir. Kan yapıcı özelliğinin yanı sıra romatizma ve mafsal ağrılarına iyi gelen üzüm suyu, kalp sistemini düzenleyip bedensel ve zihinsel yorgunlukları giderir.
Ayrıca içerdiği diyet lifleri sayesinde bağırsakları yumuşatıcı ve idrar söktürücü özelliğiyle organizmayı toksinlerden arındırır.
Kansere karşı portakal suyu:
 
C vitamini ve folik asit sayesinde soğuk algınlığına karşı korur, öksürüğü azaltır.Bağışıklık sistemini güçlendirerek bizleri soğuk algınlığı ve gripten koruyan meyvelerin başında portakal geliyor. İçerdiği C vitamini ve folik asit sayesinde öksürüğü azaltır. Portakal suyundaki bir antioksidan olan bioflavin damarları ve kılcal damarları güçlendirerek kalbin zarar görmesini engeller. Portakal suyunda bulunan yüksek miktardaki potasyum tansiyonun dengelenmesine yardımcı olur, aynı zamanda cildin kuruyup kırışıklıkların oluşmasını da önler. Ayrıca, içerdiği vitaminler ve antioksidanlar sayesinde portakal, kanın pıhtılaşmasını, mide ve pankreas kanserini önler ve ezik ve çürüklerin daha çabuk iyileşmesini sağlar.
Ateş düşürücü vişne suyu:
 
Ateşli hastalıklara karşı güçlü bir silah olan vişnede A vitamini ve potasyum bulunur. Ateşi düşürüp susuzluğu gideren vişne suyu, ateşli hastalıklardan sonra kanı temizlemeye de yardımcı olur. Vücutta biriken fazla suyun dışarı atılmasını, mide ve karaciğerin düzenli olarak çalışmasını sağlar. Ayrıca, ishali keser, idrar söktürücü özelliği vardır.
Huzur kaynağı kayısı suyu:
 
A, B3 (Niasin) vitamini, kalsiyum, magnezyum, potasyum ve fosfor sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir kansızlığa iyi gelir, kan yapımına yardımcı olur ve sinirleri gevşetip uyku getirir. İçerdiği kalsiyum ve magnezyum sayesinde kemik erimesine karşı faydalıdır. Lifli bir meyve olduğundan bağırsakları korur ve pekliğe iyi gelir. Kayısıda bulunan betakaroten ise kanserin, özellikle akciğer kanserinin, kalp hastalıklarının ve kataraktın önlenmesine yardımcıdır.
Tansiyon düşüren elma suyu:
 Elma, bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği olan B3 (Niasin) ve E vitamini, potasyum ve bol miktarda pektin içerir. Kan şekerini kontrol altında tutan elma suyu baş ağrısına da iyi gelir. Ayrıca böbrekleri temizler ve kolesterolü düşürür. Bağırsak parazitlerinin dökülmesini sağlar, bedensel ve zihinsel yorgunlukların giderilmesinde ise etkin rol oynar. Ayrıca romatizma, gut ve mide rahatsızlıklarının (gastrit, ülser) panzehiridir. Elma suyunun içindeki bitki besinleri, kalp ve akciğer kanseri rahatsızlıklarına yakalanma riskini azaltır. Damar sertliğini önler, kan basıncını düşürerek tansiyonun yükselmesine engel olur.
Uykusuzluğa karşı şeftali suyu:
 
Şeftali, içerdiği A, B3 (Niasin) ve C vitaminleriyle, folik asit, betakaroten, potasyum ile gribe karşı vücudun savunma mekanizmasını güçlendirir. Vücutta A vitamini oluşturan temel madde olan betakaroten, şeftalide çok miktarda bulunur. Antioksidan özelliğiyle toksinlerin vücuda vereceği zararları önler. Uykusuzluğu giderir. Hazmı kolaylaştıran şeftali aynı zamanda böbreklerin ve safra kesesinin düzenli çalışmasını sağlar ve iyi bir idrar sökücüdür.
Yıllardır geniş ürün yelpazesiyle sofralarımızda yer alan ve 2005 yılında Türk gıda sektöründeki 50. yılını kutlayan Tamek, doğanın en faydalı meyvelerinden üzüm, kan portakalı ve nar meyvelerini, özenle seçerek sofralarımıza taşıyor. Tamek, iki yeni ürünü yüzde 100 üzüm suyu ve kan portakalı-nar karışık içeceğini tüketicileriyle buluşturuyor.

MUCİZEVİ MEYVE KAN PORTAKALI
Son dönemde özellikle vücutta yaşlanmayı geciktirici etkisi olan doğal antioksidan içerikleriyle ilgi toplayan bu içecek, zengin besin öğeleriyle de vücudun günlük vitamin ve mineral ihtiyacını karşılıyor. Nar ve kan portakalı meyvelerinde bol miktarda bulunan C vitamini (ki kan portakalı normal portakala oranla dört kat fazla C vitamini içeriyor) ve üzümde bulunan A, B1, B2 ve C vitaminleri bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek vücudun direncini arttırıyor. Meyveyi dalından yiyemeyen, pazara gidip taptaze meyve alamayanlar için daha iyi bir seçenek var mı?
MEYVE SUYU HAKKINDA BİLMENİZ GEREKEN 6 ŞEY
1) Meyve suyu, nektar ve meyveli içecek farklı şeylerdir. Meyve suyu yüzde 100, meyve nektarı yüzde 25-99 ve meyveli içecek yüzde 10-49 meyveden oluşur.
2) Meyve suyu şişmanlatmaz çünkü kalori düzeyi düşüktür. 100 gram meyvenin sağladığı enerji 44-52 kcal arasındadır.
3) Meyve suyu diş çürütmez. Diş çürüklerine yol açan ana etken flor yetersizliğidir. Ancak meyve suyu tüketenlerin ağız ve diş temizliğine dikkat etmesi gerekir. Son yıllardaki araştırmalara göre; eğer yeterli flor alınıyorsa ve ağız temizliğine özen gösteriliyorsa gıdanın diş çürüklerine etkisi oldukça kısıtlıdır.
4) Kanser vakalarının gelişmekte olan ülkelerde yüzde 30'u, gelişmiş ülkelerde ise yüzde 20'sinin diyete bağlı oluştuğu belirtiliyor. Antioksidan etkinlik gösteren sebze ve meyve suları ise bazı kanser türlerine karşı koruyucu etkide bulunuyor.
5) Günde 1 porsiyon sebze ve meyve tüketiminin artması akciğer kanseri riskini yüzde 6 oranında düşürüyor.
6) Türkiye'de, 80'li yıllardan bu yana meyve suyu ve türevlerine koruyucu madde katılmasına izin verilmiyor. Uygulanan koruma teknolojisi koruyucu kullanılmasını gerektirmiyor. Ambalaj açılmadıkça koruma etkisi sürer. Koruyucu içerseydi, ambalaj açıldıktan sonra da meyve suyu bozulmazdı.

ANTİOKSİDANLARIN SIRRI NE?
 
Bağışıklık sistemini güçlendirir.Yaşlanma etkilerinin azaltılmasına (anti-aging) yardımcı olur. Bağ dokusunu güçlendirerek cilt sarkmasına engel olur. Kırışıklıklarla daha başlamadan savaşmak için oral kozmetik olarak kullanılır. Cildin elastik, yumuşak ve daha kırışıksız olmasına yardım eder.
Kalp ve damar sistemindeki dokulara esneklik sağlar ve kalp sağlığının korunmasına yardımcı olur. eklemlerde bükülme zorluğuna karşı hareketi kolaylaştırır.Özellikle sigara içenler, alkol alanlar ve doğum kontrol hapı kullananlar için çok değerlidir. Kan dolaşımının düzenlenmesine yardım eder.
Varise karşı koruyucudur.

 

 
  Nihat Şimdilik sitende 29 ziyaretçiBulunmaktadır Bilgilerine  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol