http://www.BENLİAHMETKÖYÜ SOHBET
  MAKALE
 

 

İFTİRA   

                 Asılsız suçlamalarla bir insanı incitmek ve  onurunu zedelemek, onu amirinin ve arkadaşlarının gözünden düşürmek, için yapılan çirkin bir davranıştır.  İftiranın kökeninde bilinçaltı intikam duygusu yatar.Bilinçaltına yatmış bu duygu, siyasi ve  sosyal yada kişisel kıskançlıktan başka bir şey değildir. İftiracı; kendi suçunun ortaya çıkacağı düşüncesiyle panik yapar. Ne yapacağını şaşırır, çamur at izi kalsın  mantığıyla hareket eder. İftira atmak bir insanı incitmenin, onun inandırıcılığını ortadan kaldırmanın en sinsi ve çirkin yoludur. Üstelik atılan iftira bir ayna gibi kişinin  bilinçaltını yansıtır. Özellikle o kişi çok konuşur, bastırdığı duygularını, gizlediği suçlarını, hırslarını ve hayallerini ya suratına, yâda davranışına yansıtır. 
       Evet, iftira bir tür kişilik bozukluğudur. Bazı insanlar iftira atmaktan tarifsiz bir zevk alırlar. İftira ile bastırılmış duygularını dışa vurur ve onları zehir gibi akıtıktan sonra rahatlarlar. İftiracı iftira attığı kişinin masumiyetinden, dürüstlüğünden iş takibinden ve hassas olmasından rahatsızlık duyar.
           İftiracıda amaç şudur: “öylesine bir yalan atmalı ki '' bu kişi kendini savunurken dahi, çamura saplanıp kirlensin. Gerçekten; gayri ahlaki bir hayat süren bir insan, ister istemez  bu hayat anlayışını iftiralarıyla açığa vurur. Unutulmamalıdırki; güneş balçıkla sıvanmaz. Yalan ve iftira ile kurgulanmış bir hayat, mutlaka açık verir. İftirayı atmak kadar, bu asılsız insanları savunmak ve korumakda bir suç unsuru oluşturur. Bu kişiler gerek allah katında, gerekse adelet önünde, mutlaka hesap verirmek zorundadır. İftiracı çevresindeki arkadaşlarını yanlış yönlendirip, karşı tarafa  cephe almasını sağlayarak, sapıkca davranışını ört bas etmeye çalışır. ortada suç yokken, bir insanı  karalamaya çalışan ve kıskanan kişinin, reflekisleri ve pisikolojisi kesinlikle bozuktur.
         İftiracı yaratıkların, Allah korkusu ve dini inancı kesinlikle yoktur. Kişilik bozukluğu bulunan bu yaratıklar, olmayan bir suçu varmış gibi aralarında konuşuyor ise, bu iftiradan çıkar,  hakaret  suçu unsuru haline gelir. Adli makamlara,veya idari bir makama şikâyet edildiğinde, iftira  suçu kapsamına girdiği için dava açılır ,kişi hak ettiği cezayı çeker. Kişinin emeği ile Kazandığı görevi onurlu ve kararlı duruşunu, onursuzluk yaparak, İftiralarla karalamak İnsanlığa yapılan en büyük hakarettir.
       İftiracı kuduz köpek gibidir, kaçanın ardından ürür, pervasızlıkla yüzüne baktınmı sesini keser. İkiyüzlülüğü ve sapıklığı beceren, bu kişiler iftira konusunda ustadırlar. Dahası, İftiracı bir eşek arısına benzer, onu ilk vuruşta öldürmeniz imkansızdır. Hiç dokunmamak daha iyidir. İnsan, iftiraya önem vermemekle yener. Bunu unutmamak gerekir. İftira edileni değil, edeni kirletir. Maksat iftira atmak olduktan sonra, söylenecek sözmü bulunmaz. fazilet, bile iftiranın ekmeğine yağ sürer. İftira atarak insanı toplumda  pasifsize  etmeye çalışan zavallılar'da, ne ar, ne hayâ, nede utanma  duygusu vardır.
         İftiracı mahlûklar, yaşamları boyunca borç içinde yüzer. Yokluk, yoksulluk içinde kıvranırlar. Asla ve asla iki yakaları bir araya gelmez. Allahın nahletine uğramış bu yaratıkların, tek bir amacı vardır, oda İnsanlık düşmanlığıdır, 

                                               İSPİYONCULUK
        Himayesi altına girdiği kişiye, doğru veya yanlış her türlü haberi götürerek, maddi ve manevi çıkar sağlayan, basit karektere sahip, adi ve zavallı yaratıklardır.
       Yalakalığı, yaşam  biçimi  haline getiren, bu  tiplerin, özlerinde korkaklık mevcuttur. Bu türlerin İspiyonculukları ve adilikleri kanlarına işlemiştir. Bu yara tıklar, yalan haber üretmeden duramazlar. Menfaatçi ve iki yüzlüdürler Toplum içinde yerleri ve saygınlıkları yoktur.Toplum bu tür yaratıkları dışlar ve  yanlızlığa iter. Çıkarları için, bütün değerlerini feda eden bu türler, Hak etmeyen insanları över, arkasından ağıza alınmayacak hakaretleri yaparlar. Bu tür İspiyoncu yalakalar, az konuşur fakat çok dinlerler, Kulakları anten gibidir. Dinleme konusunda ustadırlar. sadece kendi menfaatleri için yaşarlar. Kısa yoldan, ac karınlarını doyurma çabasındadırlar. Aynı zamanda,çalıp çırpma konusunda ustadırlar.. Üç beş kuruş harçlık veya bahşiş için, kişiliklerini dahi pazarlarlar.. Çalıştıkları kurumun   "hassosudurlar" Sırf idarenin gözüne girmek için, arkadaşlarını kolayca satarak, iftira etmekten çekinmezler. Vijdan ve acıma duyguları yoktur. Onun  için, elini vijdanına götürüp, vijdanlarının sesini dinlemeyi, gerek görmezler. Her ortamda, yerli yersiz kuru gürültü yapar, her sohbette delianlılıktan bahsederler. Bu korkak ve ödlek yaratıklar, Çalıştığı yerin ispiyoncusu ve yalakası olduğundan dolayı,   yaptığı adilikler, neyazıkki ihtiyaçlı olduğu için, acınarak bazen görmezlikten  gelinir. Ne yazıkki bu tipler hak etmeden maaş almayı  pirensip edinmişlerdir.Kendisinin yapması gereken işi, bir kate kulle il,arkadaşlarına yaptırıp, amirine ben yaptım diğerek  arkadaşlarının sırtından  geçinirler. Kendisine acıyan ve yardım eden, maddi ve manevi, her türlü yardımı esirgemeyen, yardım sever amirlerinede, arkasından  edepsizce hakaret ederek, "beni çok kullandı" diye sitem ederler. Hakaret  ettiği amiri sabah işe geldiğinde, yapmadığı yalakalık kalmaz, elini ayağını öpercesine, eğilerek kırılacak duruma gelir ve iltifat ederler.
        Bu tür  vahşi yaratıkları, acıyıpta barındıran, onu koruyan ve ac karnını doyuran amirlerin, Kullandığı o ispiyoncu tarafından, zamanı geldiğinde rencide edileceği aşikardır. Zaman içinde amirine ters düşen ve bozuşan bu tür yalakanın, tavırını tesadüfen gördüm ve seyrettim. Amiri nakil gittiğinde, onunla alay ettiğini," sanada kalmadı beni çok kullandın, bana  suç işlettin, sana hakkımı helal etmiyorum," diyerek nara attığını ve amiri taşınırken, arkasından teneke çaldığını, bizzat kendi gözlerimle gördüm ve dona kaldım.
        O halde Allahın nahletine uğramış, bu tür yaratıklara acımamalı, onları koruma altına almamalıyız , Bu tür mahlukları eyitmek için, kurallar ne ise onu uygulamamız gerekir. Böylece bu tür yaratıkları, topluma kazandırdığımız gibi, hem Allah katında, hemde insanlık adına en büyük sevabı işlemiş oluruz.
           Bana bu olay, bir ata sözünü hatırlattı.
           "BESLE KARGAYI OYSUN GÖZÜNÜ"   
                                         Nihat DEMİREL
 

            
               AÇIK ÖĞRETİM REZALETİNİN SONUÇLARII
Günümüzde  çoğu insan, senelerce açık öğretimi şu veya bu şekılde 8-10 yılda zor bitirip,ömrünün yarısını, sadece maddiyatını ve makamını  güçlendirmek, insanlar tarafından övgü almak için seferber ederler, Bazıları ise fark derslerden sınava girip, branş değiştirerek,yabacı oldukları göreve gelirler. Geldikleri bu görevde bilgisiz oldukları için, bayağı zorlanırlar. Kişiliklerini ele vermemek için uslup bilgisi ve kültürü yerine yapmacık gülümsemelerle  kendilerini ifade etmeye çalışırlar. Bu yarı okumuş cahiller, uygulamadan yoksun, teorik ve eksik yetersiz bilgilere saip oldukları için,  iradesiz amaçları doğrultusnda hareket ederler. Bileğinin gücüyle okumaları gerekirken kolay yolu tercih edip,okumadan, toto loto oynar gibi, doğru yanlış doldurarak açık  öğreti rezaletiyle sınıf geçip, istedikleri makama otururlar. Yönetmenlik ve mevzuat bilgisinden yoksun, bu yarı okumuş cahiller, havadan inme gibi görev başına gelir. Bulundukları ortamda terör estirirler.
           Okumuş Cahilleri bir başka açıdan  özellikleriyle tarif etmek gerekirse, istisnalar dışında , herşeyi biliyormuş gibi rol yaparak kendilerini idareci gibi lanse ederek, çalışanlar üzerinde otorite ve baskı kurmayı çok sever ve ezmekten zevk alırlar. Bu yarı okumuş bilgisiz cahiller, şeytanlığı ve patavasız konuşmayı çok ıyı bilirler. Konuşmalarında tez çıkışlar yaparak,ön yargılıdırlar. Geçici boş bir koltuk buldularmı onu kapmak için, her türlü yalakalığı yaparak orada geçicide olsa, bir süre oturmak ,onlar için büyük bir gurur ve başarı kaynağıdır.Bu koltuk düşkünü cahiller menfaatleri doğrultusunda herşeyi mübah görürler.  Paragözdürler. para için Vicdanlarını satılığa çıkarırlar .Örneğin bir Doktor, hamile bir bayanı normal doğum yerine Sezeryana alması gibi.. Hayasız ve edepsizdirler, Ar damarları çatlamış ,utanma hissini kaybetmişlerdir İkiyüzlüdürler. Yalanlar onların en büyük gelir kaynağı olduğundan atıp tutarlar karalarlar, kıskandıkları arkadaşlarını  toplumda pasifize etmeye çalışırlarak imikleriyle yüz ifadesi oluştururlar.''Ay ahmet beymi diyerek dudak bükerler''  Bu cahiller yapıcı değil yıkıcıdırlar, Karalayıcıdırlar. Doğrularla Dost olmadan sırtlarını  doğrultamazlar..  onlar kendi seviyelerini  belirleyemezler. onların  seviyesini, toplumun görmüş geçirmiş temiz insanları belirler.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



 

 


 


 
  Nihat Şimdilik sitende 12 ziyaretçiBulunmaktadır Bilgilerine  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol